İstanbul Gedik Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Gedik, İstanbul Gedik Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
Çalışanların ı̇ş güvencesı̇ algısının ı̇ş tatmı̇nı̇ ve örgütsel bağlılık üzerı̇ndekı̇ etkı̇sı̇
(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Elma, Mihraç; Erkasap, Ahmet
Bu çalışma, çalışanların iş güvencesi algılarının örgütsel bağlılık ve iş tatmini üzerindeki etkisini incelemektedir. Günümüz iş dünyasında, hızlı değişimler ve ekonomik dalgalanmalar, çalışanların iş güvencesine olan bakış açılarında önemli değişikliklere neden olmuştur. İş güvencesi algısı, bir çalışanın mevcut işini kaybetme korkusu duymadan çalışma ortamında kendini güvende hissetmesi anlamına gelir. Çalışanların iş güvencesine dair algıları, onların işlerine olan bağlılıklarını ve genel iş tatminlerini önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Amaç: Bu araştırmanın temel amacı, çalışanların iş güvencesi algılarının örgütsel bağlılık ve iş tatmini üzerindeki etkilerini incelemek ve aralarındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Ayrıca, iş güvencesinin yüksek olduğu durumlarda çalışanların işlerine ve çalıştıkları kuruma olan bağlılıklarının ve iş tatminlerinin arttığına dair hipotezi test etmek hedeflenmiştir. Yöntem: Araştırma, çeşitli sektörlerde çalışan bireyler üzerinde yapılan bir anket çalışması ile yürütülmüştür. Anket formunda, iş güvencesi algısını, örgütsel bağlılığı ve iş tatminini ölçmeye yönelik sorular yer almaktadır. Elde edilen veriler, istatistiksel analiz yöntemleri ile değerlendirilmiş ve ilişkiler incelenmiştir. Bulgular: Araştırma sonuçları, iş güvencesi algısının hem örgütsel bağlılık hem de iş tatmini üzerinde anlamlı bir etkisi olduğunu göstermiştir. Yüksek iş güvencesi algısına sahip çalışanların, kurumlarına daha bağlı oldukları ve işlerinden daha fazla tatmin sağladıkları gözlemlenmiştir. Bununla birlikte, iş güvencesinin düşük olduğu durumlarda çalışanların işten ayrılma niyetinin arttığı, bağlılık düzeylerinin ve iş tatminlerinin azaldığı tespit edilmiştir. Sonuç: Çalışanların iş güvencesi algılarının örgütsel bağlılık ve iş tatmini üzerinde önemli bir rol oynadığı sonucuna ulaşılmıştır. İş güvencesinin artırılması, çalışanların kuruma olan bağlılığını güçlendirebilir ve iş tatminini artırabilir. Bu bağlamda, işverenlerin çalışanların iş güvencesini sağlamaya yönelik politikalar geliştirmeleri ve uygulamaları, örgütsel verimlilik açısından kritik bir öneme sahiptir.
Bağlanma stilleri ve varoluşsal kaygı ile sosyal medya bağımlılığı arasındaki ı̇lişkinin ı̇ncelenmesi
(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Beyazıt, Feyzanur; Erim, Burcu Rahşan
Bu araştırma, sosyal medya bağımlılığının bağlanma stilleri ve varoluşsal kaygı ile ilişkisinin incelenmesini hedeflemiştir. Bağımlılık; bağlanma kuramına göre bağlanma bozukluğu, varoluşçu yaklaşıma göre ise varoluşsal kaygılardan kaçış mekanizması olarak görülmektedir. Bu araştırma farklı şekillerde de olsa iki farklı kuramın da vurguladığı ilişki kurma biçimi temelinden beslenerek çağımızın en önemli ilişki kurma biçimi olarak tanımlanabilecek olan sosyal medyaya odaklanmıştır. Bu bağlamda bu araştırma, sosyal medya bağımlılığının bağlanma stilleri ve varoluşsal kaygı ile ilişkili olabileceği düşüncesi üzerine kurulmuştur. Araştırmaya 139 kadın, 72 erkek olmak üzere toplam 211 yetişkin üniversite öğrencisi gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcılara veri toplama araçları İstanbul Gedik Üniversitesi Kartal Kampüste yüz yüze olarak uygulanmıştır. Çalışma kapsamında kullanılan analizlerin sonuçlarına göre varoluşsal kaygı ile sosyal medya bağlılığı (r = 0,449, p <0,001) ve kaygılı kararsız bağlanma stili (r=0,406, p<0,001) arasında istatistiksel olarak anlamlı, orta düzeyde ve pozitif yönlü; güvenli bağlanma arasında orta düzeyde negatif (r=-0,431, p<0,001) yönlü korelasyonlar tespit edilmiştir. Sosyal medya bağımlılığı ile ölüm (r =0, 344, p <0.001), yalıtılmışlık (r = 0, 453, p <0.001), özgürlük (r = 0,525, p <0.001) kaygıları ve kaygılı kararsız bağlanma (r = 0,305, p <0.001) arasında orta düzeyde; kaçıngan bağlanma (r = 0,214, p <0.001) arasında düşük düzeyde pozitif korelasyon olduğu ortaya konulmuştur. Ölçeklerin çeşitli alt boyutları arasında bulunan başka anlamlı ilişkiler de çalışma bulgularına eklenmiştir. Regresyon analizine göre varoluşsal kaygı ve bağlanma stilleri ölçekleri toplam 7 alt boyut ile sosyal medya bağımlılığının %33'ünü açıklamaktadır. En önemli yordayıcıların sırası ile özgürlük kaygısı, yalıtılmışlık kaygısı ve kaçıngan bağlanma stili olduğu ortaya konulmuştur. Sosyal medya bağımlılığının özellikle özgürlük kaygısı ile baş etme yöntemi olabileceğinin olası sonuçlarının altı çizilerek internetin güvenli kullanımıyla ilgili toplumsal ölçekte adımların atılmasının önemi vurgulanmıştır.
Kadın suçluluğunun internet ve sosyal medyada gösterimi: örneklerle bir içerik analizi
(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Özen Akpınar, Zarife; Atatüre, Süha
Bu tez çalışmam internet ve sosyal medya haberciliğinin kadın suçluluğunu nasıl temsil ettiğini analiz etmektedir. Araştırma medya temsillerinin cinsiyet eşitliği ve kadın algısı üzerindeki etkilerini araştırmayı amaçlamaktadır. Çalışmamız İnternet ve Sosyal Medya platformları üzerinde yer alan haberlerin içerik analizini içermektedir. Haberlerin dili, kullanılan görseller, haberin çevrelenişi, ana fikri, yorumlanması, kodlarının belirlenmesi unsurları çevresinde incelenmiştir. Medyada kadın suçluluğunun temsili, cinsiyet eşitliği ve kadın algısı üzerinde olumsuz bir etki yaratmaktadır. Bu temsiller, kadınların toplumdaki 'kadın' algısını etkileyebilir, kadına karşı ayrımcı ve şiddeti oluşturabilecek, körükleyebilecek, ön yargıları güçlendirebilecek ve kadınları da suça sürükleme riskini arttırabilmektedir. Bahse konu çalışmada kadınlara yönelik temsillerde ön yargı ve stereotiplerin ne olduğu, kadınların erkeklere göre duygusal, pasif ve ailevi yönden sorumluluklarının ne derece ortaya konulduğuna, kadınların işledikleri suçların erkeklerin işlediği suçlara göre farklı sebeplere bağlanmasının sebepleri, kadın suçlulara yönelik internet ve sosyal medya üzerinde nefret oluşturabilecek bir söylemin olup olmadığı sorgulanmaktadır. Bu kapsamda kadın suçluluğu üzerine yapılmış internet ve sosyal medya üzerinde toplamda 55 habere ulaşılmış, konularına göre haberler birbirlerinden ayrılmış, içerik analizleri yapılarak suç konularına göre frekans analizleri yapılmıştır. Suçların konu başlıkları hırsızlık, dolandırıcılık, yaralama-öldürme, tehdithakaret ve uyuşturucu haberleri olarak suçlar birbirinden ayrılmıştır. Suç konuları altında ise 11 adet farklı kaynaklardan elde edilen haberler seçilmiştir. Haberler tablolaştırılırken de suç konuları baz alınmıştır. Haberlerin çeşitlilik gösterebilmesi için kadınların işledikleri farklı suç türleri ve nedenler göz önüne alınarak haber çeşitliliği oluşturulmaya çalışılmıştır. Bahse konu tezimizde kullandığımız haberler en çok bilinen ve daha çok insana hitap eden siteler üzerinden arama motoru kısmına suç niteliklerini belirtilmesi üzerine öncelikli çıkan haberler üzerinden oluşturulmuştur. Medya kuruluşlarının çok insana hızlı bir şekilde ulaşmasından mütevellit kadın temsillerinde daha dikkatli, sorumluluklarını bilen, adil, eşit bir algı yaratması önemlidir. Medya temsilleri yaparken cinsiyete yönelik duyarlılıkları göz önünde bulundurmalı, önyargı oluşturmamak amacıyla dikkatli davranmalı, kadın ve erkeklerin suçluluklarının sebep ve sonuçlarını oluşan durumlar çerçevesinde değerlendirmeli ve genellemeler yapmamalı, sosyal medya platformlarının kötü algılar ile mücadele etmesi adımları atılmalıdır.
Kolluğun zor ve silah kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması
(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Çoban, Serdar; Özocak, Gürkan
Kolluk görevlisi; kamu düzenini sağlamak, bozulan düzeni yeniden tahsis etmek ve toplum içerisinde işlenecek herhangi bir suçun önlenmesi için kendisine kanunlarca verilen yetkileri kullanmakla yetkilendirilmiştir. Bu yetkilerden birisi de zor ve silah kullanma yetkisidir. Kolluk görevlilerinin zor ve silah kullanma yetkileri özellikle PVSK'nın 16. ve ek 6. Maddelerinde açık bir şekilde ifade edilmiş ve hangi zorunluluklar altında kullanılacağı vurgulanmıştır. Bu nedenle kolluk görevlileri görevlerini ifa ederken kendilerine kanunlarca verilen yetkileri yine kanunlarda belirtilen hususlara dikkat ederek kullanması gerekmektedir. Kolluk görevlisi zor ve silah kullanma yetkisini maksadı dışında ve gerçekleşen eylemin ölçüsüne dikkat etmeden kullanması halinde ortaya zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suçu çıkmaktadır. Bu suç TCK'nın 256. Maddesinde ele alınmış ve kamu görevlisinin görevini yaptığı sırada kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet uygulaması olarak düzenlenmiştir. Kanunda bahsedilen suçun işlenmesi halinde kolluk görevlisi hakkında kasten yaralama suçuna ilişkin genel hükümler uygulanacağı açık bir şekilde ifade edilmiştir. Kanunda böyle bir hükme yer verilmesinin temelinde ise kamu idaresinin itibarı, idarede disiplinin sağlanabilmesi, halkın kolluk görevlilerine karşı duyduğu inanç ve itimat ile ilişkilendirilmektedir. Bu nedenle kolluk görevlilerinin kanunlarda belirtilen ve zorunluluk arz eden durumlar karşısında zor kullanırken kademeli, ölçülü ve dikkatli bir şekilde kendilerine verilen yetkileri kullanmalıdır.
Niğde ilindeki ilkokul öğrencilerinin, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bilgi durumlarının tespiti
(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Başpınar, Hava; Kırkıncıoğlu, Meliha
Bu çalışmada Niğde'de MEB'e bağlı ilkokullarda, 2023-2024 eğitim-öğretim yılı güz dönemi içinde eğitim gören 2.sınıf, 3. sınıf ve 4. sınıf öğrencilerine bir anket ile İSG bilgi düzeyleri durumlarını ortaya koyarak, ISG eğitimi programlarının geliştirilmesine ve uygulanmasına katkı sağlamaktır. Katılımcıların iş sağlığı ve güvenliği konusundaki bilgi düzeyleri IBM SPSS Statistics programı kullanılarak analiz edildi. Anket güvenirliliği katsayısı, Cronbach's alfa (α) ile ifade edildi. Anket verileri SPSS programı ile frekans ve Ki-Kare testleri ile demografik açıdan da analiz edildi. Ankette çıkan sonuçlara göre öğrencilerin genel olarak İSG konusunda bir farkındalık olduğunu, ancak belirli bir kısmın bu konuda eksik olduğunu göstermektedir. Bu durum da ilkokul öğrencilerinin İSG konusunda daha fazla bilgi sahibi olması gerektiğine işaret etmektedir. Bu amaçla, ilkokullarda İSG eğitimi verilmesi ve İSG farkındalığının artırılması için çalışmalar yapılması gerekmektedir. Analiz sonucunda İSG bilgi düzeylerinin okullar arasında anlamlı farklılıklar olduğu, sınıflar arasında anlamlı farklılıklar olduğu ve cinsiyete göre anlamlı bir farklılığın olmadığı tespit edilmiştir. Öğrencilerin güvenliği, iş güvenliği konusunda farkındalığını arttırmak ve bilgi düzeyini arttırıp geliştirmek için İSG eğitim programları veya bilinçlendirme faaliyetleri düzenlenmelidir. Bu nedenle ilkokulda öğrencilerin İSG farkındalığını ve bilincini arttırmak için bazı önlemler alınmalıdır.