Arşiv logosu
  • English
  • Türkçe
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • English
  • Türkçe
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Eroler, Elif" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    TOPLUM MÜHENDİSLİĞİNİN BİR ARACI OLARAK EĞİTİM VE 21. YÜZYIL DEMOKRASİ MODELLERİ
    (2019) Eroler, Elif
    Küreselleşmeye rağmen milliyetçilik günümüzde etkisini halensürdürerek, ulus kimliği inşasında etkili olan bir ideolojidir. Söz konusuulus inşası iktidarların hegemonyalarını yeniden üretme noktasındaetkili bir aygıt olarak kullandıkları ve denetim altında tuttukları eğitimsistemi üzerinden izlenebilir. Eğitim politikaları, siyasal iktidarın gücünüyeniden üretme ve bu doğrultuda ulus kimliği inşasında etkili bir araçolduğundan, bir ülkede demokrasinin durumu eğitim politikalarınabakarak anlaşılabilir. Zira eğitim politikaları iktidarların elinde, onlarındemokrasi ile kurduğu ilişki ile uyumlu olarak şekillenir. Özellikle de derskitaplarında yer alan anlatı, dönemin siyasal söyleminin adeta birkopyasıdır. Tarihsel eğilime bakarsak, 19. Yüzyılda ve 20. yüzyılınbaşında “çoğunluğun yönetimi” olarak tanımlanan demokrasinin, 21.yüzyıldaki tanımını kısaca “alt kimliklere saygı” şeklinde ifade etmekmümkündür. Yani 20.yüzyıl klasik demokrasisinin çoğunlukçudemokrasi modeline, 21. yüzyıl çağdaş demokrasisinin ise çoğulcumodele dayandığı söylenebilir. 21.yüzyılda çoğulculuğu esas alan çağdaşdemokrasi anlayışının 20.yüzyılın çoğunlukçu klasik demokrasianlayışından üstün olduğu açık olsa da, 21. yüzyılda dünyadaparadoksal biçimde yeni bir otoriterliğin yükseldiği görülür. Söz konusuotoriterlik, çoğunlukçu demokrasi modelinin yozlaşması sonucundaortaya çıkan, çoğunluğun oyunu alarak iktidara gelmeyi tüm toplumahakim olmak sayan bir yönetim anlayışıdır. Bu anlayış, muhalefeti hoşkarşılamayan, dahası bunu “milli irade” karşıtlığı sayarak “biz” sınırlarınıdaraltan ve “öteki” sınırlarını genişleten bir otoriter-popülist eğilimeişaret eder. Söz konusu yeni otoriterlik, 20. Yüzyıl milliyetçi eğitimanlayışının yeniden yükselmesi anlamında eğitim politikaları üzerindenizlenebilir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    TÜRKİYE’DE KORONAVİRÜS PANDEMİSİ DÖNEMİNDE MİLİTARİZM, MİLLİYETÇİLİK VE TOPLUMSAL CİNSİYET: GAZETELERE İLİŞKİN BİR MİLİTARİST SÖYLEM ANALİZİ
    (2021) Eroler, Elif
    Koronavirüs pandemisi öncesinde dünya genelinde halihazırda var olan toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, pandemi döneminde daha da derinleşmiş, bu dönemde kadınların ekonomik ve toplumsal hayattaki kayıpları erkeklerinkinden daha ağır olmuştur. Bu çalışma, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin milliyetçi ideolojilerin cinsiyet kurgularının bir sonucu olduğundan hareketle, toplumsal cinsiyet kurgularının üzerinde şekillenen militarizmin pandemi döneminde Türkiye’deki izini sürer. Doğrudan askerlikle ya da savaşla ilişkili olmayan, fakat bir yandan da olağanüstü bir dönem olan pandemi sürecinde militarizme odaklanmak, toplumsal bir süreç olarak militarizmi inceleme, böylece militarizmin ne ölçüde doğallaştığını ya da sıradanlaştığını anlama fırsatı vermektedir. Militarist söylem, salgının ve salgınla mücadelenin savaş metaforu ekseninde anlatıldığı gazete haberlerinin içerik analizine tabi tutulması ile incelenmiştir. Analiz sonucunda, yaygın ve sıradanlaşmış bir militarist söylemin ortaya çıkması, Türkiye’de içselleştirilmiş bir militarist mantığa işaret etmekte; militarizm farklı ideolojilerin ortaklaştığı, adeta ideolojiler üstü bir ideoloji olarak belirmektedir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    TÜRKİYE’DE MEDYADAKİ “MEDENİLEŞME” ALGISINDA AVRUPA TEMSİLİ: SURİYELİ GÖÇMEN KRİZİ DÖNEMİ
    (2021) Eroler, Elif; Süleymanoğlu-Kürüm, Rahime
    Medyanın bir konuyu onaylayarak veya kınayarak hükümetlerin kararlarında etki sahibi olmasının yanında, siyasi elitlerin görüşleri doğrultusunda kitleleri manipüle etme etkisi de mevcuttur. Bu çalışma medyanın kamuoyu oluşturmadaki bu iki yönlü etkisine dikkat çeken medyalaşma ve çerçeveleme yöntemlerini kullanarak, Suriyeli göçmen krizi döneminde ulusal gazetelerdeki “medenileşme” ve “Batılılaşma” algılarına odaklanmaktadır. Gazetelerin içerik analizi ile incelenmesi, bu dönemde gazetelerde yoğun ve yaygın bir AB ve Avrupa karşıtı söylemin varlığını ortaya koymaktadır. Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmeye çalışan Suriyeli göçmenlerin, güvenlik gerekçesiyle AB topraklarına kabul edilmemesi Türkiye’de medyanın Avrupa ve Müslümanlara ilişkin bakış açılarını keskinleştirirken, bu dönem, iktidardaki AK Parti hükümetinin Batı odaklı klasik modernleşmeye alternatif bir modernleşme arayışına uygun zemin teşkil etmektedir. Söz konusu alternatif modernleşme arayışı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda Kemalist elitin öngördüğü “çağdaş Batı uygarlığına ulaşma” hedefine, dolayısıyla Avrupa’ya ve onun seküler modernleşme anlayışına ilişkin bir reaksiyon biçiminde ortaya çıkması ve İslam medeniyetinin yüceltilmesini içermesi bakımından “deseküler modernleşme” şeklinde kavramsallaştırılabilir. Bu çerçevede, gazetelere “Batı’nın ikiyüzlülüğü”, “Batı’da İslamofobinin yükselmesi”, “Batı medeniyetinin çöküşü” ve “İslam medeniyetinin yükselişi” çerçeveleri ile yansıyan deseküler modernleşme anlayışı medyada baskın görüş olurken, Batı medeniyetini ‘iyisiyle kötüsüyle’ medeniyetin odağı olarak gören klasik modernleşme anlayışı geri planda kalmıştır.

| İstanbul Gedik Üniversitesi | Kütüphane | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Cumhuriyet Mahallesi, İlkbahar Sokak No: 1-3-5, Yakacık, 34876, Kartal, İstanbul, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim