Sağlık ve Spor Bilimleri Dergisi
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe The effects of unstable trainings applied in soccer players on determination of position sense, static balance and skill(Istanbul Gedik University, 2020) Çağlayan, Atakan; Kızılet, AliThe aim of our study is to compare the effects of training programs applied on stable and unstable floor on proprioception in the knee, static balance and dribbling skill in soccer. A total of 36 soccer players (age:12±0.86; height:151±7.98; weight:42.35±8.14) participated in the study with equal numbers (n=12) in each group as the balance group working on unstable fields (DBG), plyometric group working on stable fields (PG) and control group (CG). In the study groups (DBG and PG), the players performed 24 training programs for 12 weeks. The proprioception in the knee, Static Balance (SB) and dribbling skill (CST; Creative Speed Test) tracks were measured. As a result of numerous cross-groups analysis done significant improvement has been observed in DBG; SB dominant leg (%29.42), SB non-dominant leg (%31.21), proprioception of dominant leg (%51.52) and CST measurements (%8.31), PG; only in CST measurements (%5.58), CG; in SB dominant leg (%19.25), and CST measurements (%7.85). Significant improvement has been observed in SB non-dominant leg measurements in DBG when compared with CG (p<0.05). Although no relation has been observed between parameters. In conclusion, the improvement observed in DBG is important for the optimum performance considering that it is necessary to use both legs effectively in soccer. It is thought that the increase in bilateral balance can improve the skills that determine soccer performance such as dribbling, shooting and passing in difficult conditions.Öğe Braden ölçeği ile basınç yarası riski belirlenen hastalarda risk faktörleri ile basınç yarası arasındaki ilişkinin incelenmesi(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2024) Bakanoğlu Kalkavan, Emek; Şendir, MerdiyeAmaç: Bu araştırma, yoğun bakım üniteleri ile dahili ve cerrahi servislerde yatan Braden ölçeği ile basınç yarası riski belirlenen hastalarda risk faktörleri ile basınç yarası arasındaki ilişkiyi değerlendirmek amacıyla planlanmış, tanımlayıcı ve ilişki arayıcı tipte bir araştırmadır. Yöntem: Araştırmanın evrenini, özel bir sağlık grubu hastanesinin yoğun bakım üniteleri ile dahili ve cerrahi servislerine Haziran- Kasım 2009 tarihleri arasında kabul edilen tüm hastalar oluşturmuştur. Örneklemine ise, araştırmanın amacı açıklanarak, bilgilendirme sonrası araştırmaya katılım için izin alınan ve araştırma kriterlerini karşılayan 238 hasta alınmıştır. Verilerin toplanmasında; Yapılandırılmış Soru Formu ve Braden Basınç Yarası Risk Değerlendirme Ölçeği kullanılmıştır. Veriler, bilgisayar ortamında istatistiki analiz yöntemleri kullanılarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Araştırmanın sonucunda, hastaların yaş ortalamasının 59.5±15.6 yıl, %62.6’sının erkek, %90.4’ünün hareket aktivitesinde bağımlı ve %49.2’sinin pre-obez olduğu saptanmıştır. Çoğunlukla kardiyovasküler cerrahi yoğun bakım ünitesinde (%46.6) kardiyovasküler hastalıkları nedeniyle (%59.4) tedavi gören hastaların ortalama 13.5±10.9 gündür hastanede yattığı belirlenmiştir. Hastaların yatışlarının beşinci gününde Braden Basınç Yarası Risk Değerlendirme Ölçeği ile tekrar edilen değerlendirmelerinde %70.1’inin yüksek risk grubunda olduğu ve %10.5’inde 1. ve 2. Evrelerde basınç yarası geliştiği saptanmıştır. Yaş, beden kitle indeksi, cilt tipi, hastanede yatış süresi, cerrahi hastalarında ameliyatın süresi ve hareket aktivitesi ile basınç yarası oluşumu arasında anlamlı ilişki olduğu görülmüştür (p<0.01). Sonuç: Yaş, beden kitle indeksi, cilt tipi, hastanede yatış süresi, cerrahi hastalarında ameliyatın süresi ve hareket aktivitesi ile basınç yarası oluşumu arasında anlamlı ilişki olduğu görülmüştür.Öğe Erken Cumhuriyet Döneminde spor siyaset ilişkisi bağlamında ilk milli basketbol maçı ve takımı(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2021) Tokatlıoğlu, Ali Emrah; Tuna, UtkuBu makalenin amacı Türkiye’de basketbolun gelişim evresinde en kritik olaylardan biri olarak sayılması gereken “ilk milli basketbol maçını” gerçekleştiren takımı merkeze alarak erken dönem Türk spor tarihine basketbol perspektifinden bakmak ve dönemin aktörlerini, olaylarını ve değişimlerini, 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları’na gidiş sürecinde hem spor hayatı hem de ulusal ve uluslararası siyaset düzleminde bir politik analiz çerçevesine oturtmaktır. İlk milli maça doğru giden süreci, basketbolun ülkedeki ilk yıllarından başlayarak spor hayatı içindeki yeri ve gelişimini, takımın oluşum şeklini, rakibin seçimindeki ayrıntıyı ve kazandığı başarının sonuçlarını, yönetsel anlamda giderek köklü değişimlere uğrayan Türk sporu ile paralel bir anlatımla değerlendirip 1936 Berlin Olimpiyat Oyunları’nın “ne ifade ettiğini” tartışma kaygısı taşıyan bu çalışmayı Almanya dönüşünden sonraki süreci etüt ederek sonlandırma çabasındadır. Bu maçın ortaya çıkışının ve takımın kurulmasının çok köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemde gerçekleşmiş olması, sporda kulüp merkezli yaşamdan devlet merkezli hiyerarşik düzene, özgür spordan beden eğitimi mükellefiyetine, bireysel ve profesyonel spor anlayışından kitle sporu ve sporun faydacı amaçlarla kullanılması gerekliliği anlayışına geçiş döneminin dinamiklerini inceleme fırsatı sunmaktadır.Öğe Sporda yetenek gelişimi ve ötesi(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2019) Holtey, Jorim; Özer, Mustafa KamilGeçtiğimiz yıllarda, yetenek geliştirme konusu, spora ve diğer performans alanlarına bilimsel ilgi giderek artış göstermektedir. Bu derleme, yetenek gelişiminin önde gelen faktörlerini ele alıyor, bu alanda önerilen modelleri inceliyor, bahsi geçen faktörleri ve modelleri tartışıyor. Genler, çevre, uygulama ve psikolojik faktörlerin hepsi yeteneklerde önemli bir rol oynar ve son araştırma bulgularına göre tartışılıyor. Ayrıca, yetenek için farklı model türlerine genel bir bakış verilmiştir: çok boyutlu, aşama modelleri, epigenetik ve emerjenik model tanımlanmış ve her bir kategorinin önde gelen modellerinden bahsedilmiştir. Son olarak, bulgular tartışılmış ve inceleme bulgularına dayanarak gelecekteki araştırmalar için önerilerde bulunulmuştur.Öğe Olimpiyat oyunlarında yenilenebilir enerji kaynak kullanımının değerlendirilmesi(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2019) Karaman, Taner; Kayğusuz, Şeval; Yılmaz, SemihSpor, yüzyıllar boyunca insanlar ve ülkeler arasında barışın sağlanabilmesi için bir araç olmuş; bu yönde olimpiyat oyunları ise din, dil, ırk, renk ayrımı yapmaksızın dünya üzerindeki en büyük spor organizasyonu haline gelmiştir. Olimpiyat oyunları ülkelere yalnızca spor anlamında katkıda bulunmakla kalmamakla beraber aynı zamanda oyunların oynandığı ülkelerin tanıtımında, turizm faaliyetlerinin arttırılmasında, ekonomik olarak kalkındırılmasında, oyunlardan sonra geleceğe bırakacağı miras yönünden olumlu etkileri bulunmaktadır. Bu bağlamda Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin olimpiyat oyunlarının elde edilmesine yönelik belirttiği kriterler “Kent Seçim Kriterleri” başlığı altında belirtilerek; vizyon ve miras, oyunların konsepti ve yarışma tesisleri, olimpik köyler, IBC/MPC, spor deneyimi, çevre ve meteoroloji, konaklama, ulaşım, sağlık hizmetleri ve doping kontrolü, emniyet ve güvenlik, telekomünikasyon, enerji, yasal konular ve özel ve göçmen formaliteleri, hükümet ve kamu desteği, finansman ve pazarlama başlıkları altında ele alınmıştır. Bu doğrultuda bu çalışmada 2004 Atina Olimpiyatları, 2012 Londra Olimpiyatları, 2016 Rio Olimpiyatları ve 2018 PyeongChang Kış Olimpiyatları ele alınmış; ülkelerin adaylıklarında ve organizasyon sırasında sürdürülebilir kalkınma değerlendirmesi içinde yer alan yenilenebilir enerji kaynakları hakkında ne gibi yatırımlar yaptığı ortaya konulmuştur.Öğe Down sendromlu bireylerin fiziksel ve motor uygunluklarına yönelik araştırmaların sistematik olarak incelenmesi(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2019) Sansi, Ahmet; Özer, DilaraDown sendromlu DS bireylerin fiziksel ve motor uygunluklarının yetersiz olduğu birçok araştırmada rapor edilmiştir. Fiziksel ve motor uygunluk özellikle sağlık yönünden önemlidir. Bu araştırmanın amacı DS’li bireylerin fiziksel ve motor uygunlukları üzerine gerçekleştirilen araştırmaları sistematik olarak incelemektir. Bu amaçla 2000-2015 yılları arasında yayınlanmış olan makaleler “physicall fitness”, “motor fitness” ve “down syndrome” anahtar kelimeleri ile Google Akademik, EBSCO ve PubMed veri tabanlarından kapsamlı bir şekilde araştırılmıştır. Anahtar kelimelerle ilk aşamada 80 adet makaleye ulaşılmış, ikinci aşamada 14 makale değerlendirmeye alınmıştır. Bu çalışmalardan yedi tanesi betimsel olup, yedi tanesi deneysel çalışmaları kapsamaktadır. Çalışmaların 2010-2015 yılları arasında belirgin bir şekilde arttığı gözlenmiştir. Çalışmaların tümü fiziksel uygunluk unsurlarının biri veya bir kaçını içerirken üçü motor uygunluk unsurlarını da içermiştir. Dâhil edilen çalışmalarda en çok beden kompozisyonu kas kuvveti ve aerobik kapasite parametrelerinin incelendiği tespit edilmiştir. Bu kapsamda altı çalışmada beden kompozisyonu altı çalışmada aerobik kapasite ve beş çalışmada kas kuvveti parametresi incelenmiştir. Sonuç olarak, DS’li bireylerin DS’li olmayan zihinsel engelli akranları ve engelsiz akranları ile karşılaştırıldıklarında fiziksel ve motor uygunlukları özellikleri yönünden dezavantajlı olduklarını ortaya konulmaktadır. Bununla birlikte DS’li bireylerin fiziksel aktivite düzeylerinin arttırılması için geçerliliği etkisi ortaya konulmuş olan uygun antrenman programlarının uygulanması fiziksel uygunluk özelliklerinin gelişmesini sağlayacak ve sosyal yaşama uyum sağlamalarını kolaylaştıracaktır.Öğe Gürültünün insan sağlığı üzerine etkileri(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2018) Doğan, Hüseyin; Aslan Çataltepe, ÖzdenÇalışma hayatında ve çevremizde hemen her alanda var olan makine veya cihazların meydana getirdiği gürültü, çalışanlar için ciddi bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Gürültüye sebep olan işyerlerindeki maruziyetin azaltılması, kontrol edilebilmesi ve çalışanların sağlığına zararlı olmaktan çıkartılması için kullanılan çeşitli kontrol yöntemleri bulunmaktadır. Önleyici yöntemler arasında en etkili olanları, gürültünün kaynakta ve yayılma ortamında kontrolünü sağlayan mühendislik yöntemleridir. Bu yöntemlerin uygulanmasında teknik personel ile teknik donanıma ihtiyaç duyulması ve göreceli olarak ek maliyetlere neden olması, işverenlerin bu uygulamalardan uzak durmasına neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak da çalışanlar sürekli olarak gürültünün zararlı etkileri ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu sebeplerden dolayı bu çalışmada, gürültünün insan sağlığına olan zararlı etkileri ve bu etkilerden korunmak için uygulanması gereken tedbirlerden bahsedilmiştir.Öğe Bağırsak florasının sedef ve çeşitli hastalıklarla ilişkisi(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2018) Önsü, Kemal Alper; Tezcan, ErdemSunulan derlemenin amacı, bağırsak florası ile sedef arasındaki ilişkiyi literatürdeki çalışmaların ışığında incelemektir. Bağırsak, kendi hücre sayımızın yaklaşık 10 katı kadar sayıda mikroorganizmaya ev sahipliği yapan önemli bir organımızdır. Bağırsak florası gut flora doğumdan itibaren oluşmaya başlar ve 1 sene içerisinde erişkinlerinkine benzer. Bağırsak florasının bakteri ve mikroorganizma kültürü laboratuvar ortamında henüz simüle edilemediğinden çalışmalar daha çok hastalıklı ve sağlıklı bireylerin bağırsak florasının karşılaştırılması yoluyla yapılmaktadır. Parmakizi gibi bireyden bireye değişen bağırsak florasının bağışıklık sistemi ile yakından ilişkisi vardır. Bağırsak florasının, obeziteden sedefe, Crohn hastalığından ülseratif kolite kadar birçok sayıda ve çeşitte hastalıkla ilişkisi olduğu bulunmuştur. Yapılan deneylerde, cilt hasarı sonrası bakteriden arındırılmış farelerde ve antibiyotik verilen farelerde sedef oluşumu gözlemlenirken, bağırsak florasına müdahale edilmemiş farelerin sedefe çok daha dirençli olması, bağırsak florası ile sedef arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Bağırsak florası ve sedef arasındaki ilişkinin daha da aydınlatılması, sedefin tedavisi veya önlenmesi açısından büyük umutlar vadetmektedir.Öğe Olumlu liderlik yaklaşımı bağlamında Grassroots gönüllü liderliğinde eğitmenlerin uygulama başında eğitimi(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2018) Ünlü, Hülya; Esen, Serkan; Hacısoftaoğlu, İlknur; Eroğlu, Yeşer; Tuna, Utku; Uslu, TunaBu çalışmanın temel amacı, spor yöneticiliği bölümünde okuyan öğrencilerin eğitimlerindeki ve görev aldıkları uygulamalardaki bireysel performans özelliklerine ilişkin anlayışımızı arttırmak ve detaylı bir araştırma modeli ile performans algısının oluşum sürecini açıklığa kavuşturmaktır. Çalışmanın kuramsal altyapısı Öz Farkındalık ve Öz Belirleme kuramlarına dayanmaktadır. Bu kuramlara ve kurulan modele göre, çalışanların içsel tutum ve davranışları ortaya konulduğunda, ortamsal değişkenlerin ve liderlik yaklaşımının doğrudan çıktılar üzerindeki etkilerinin azalacağı düşünülmektedir. Mevcut çalışmada özellikle pozitif psikoloji bakış açısıyla olumlu liderlik ve işte güçlenmenin psikolojik sermaye aracılığıyla bireysel performans algısı üzerindeki etkisi ele alınmıştır. Çalışmanın uygulama kısmında, İstanbul Gedik Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Spor Yöneticiliği Bölümü dersi olan “Topluma Hizmet Uygulamaları” dersi kapsamında 2016-2107 akademik yılı bahar döneminde Spor Yöneticiliği Bölümü öğrencilerinin katıldığı Suriyeli ve Türk çocukları kaynaştıran bir eğitim ve futbol uygulaması yapılmıştır. Bölüm öğrencileri uygulamada çocuklara eğitim vermek üzere rol almıştır. Uygulama öncesinde; eğitmenlik yapacak öğrencilerin tümüne “Çocuk Psikolojisi” ve “Çocuk Koruma” eğitimi, Türkiye Futbol Federasyonu tarafından sabah teori öğleden sonra ise saha uygulaması olmak üzere 2 günlük “Gönüllü Liderlik Kursu” verilmiş, eğitim sonrasında öğrencilere ön test uygulanmıştır. Bu öğrencilerin yönlendirmesinde 8 hafta boyunca haftada 3 seans olacak şekilde Türk ve Suriyeli çocuklarla saha uygulaması yapılmış ve uygulama sonunda öğrencilere son test yapılmıştır. Bulgular, öğrencilerin uygulamada eğitmen olarak rol almalarının olumlu liderlik aracılığıyla güçlenmelerini sağlayarak, kendi performanslarını daha yüksek algılamalarına neden olduğunu göstermektedir. Başta aldıkları eğitim sırasında kendilerine motivasyon sağlayan psikolojik sermayenin ise, uygulama sonrasında performans üzerinde etkisinin kalmadığı, öğrencilerin yaptıkları işte güçlenmelerinin performansları için yeterli olduğunu düşündüklerini görülmektedir.Öğe Elektronik spor ve elektronik sporcular üzerine betimsel bir inceleme(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2018) Ecevit, Rabia Gamze; Tunçe, Fırat; Karaoğlu, Onur; Şahin, Erçe; Özer, Mustafa KamilBu araştırmanın amacı, elektronik spor kavramının tanımlanması ve elektronik sporcuların özelliklerinin incelenmesidir. Çalışmaya on beş yaş ve üzeri, Türkiye’de yaşayan amatör veya profesyonel olarak elektronik sporlarla bilgisayar oyunları ilgilenen 32’si kadın 278’i erkek olmak üzere toplam 310 elektronik sporcu gönüllü olarak katılmıştır. Çalışmanın örneklemini, sosyal medya platformu üzerinden elektronik sporcuların yaygın olarak kullandığı 20 oyun grubundaki elektronik sporcular oluşturmaktadır. Katılımcıların özelliklerinin belirlenebilmesi için Argan ve ark. 2006 tarafından geliştirilen “Elektronik Spor Anketi” internet üzerinden uygulanmıştır. Araştırmaya katılan iller arasında %41.0 ile İstanbul ilk sırada yer alırken ikinci sırada %10 ile İzmir bulunmaktadır. Araştırmaya katılan e-sporcuların %89.7’si erkek, %48.4’ü 20-24 yaş, %51.6’sının ortalama aylık geliri 1500 TL ve altı, %94.8’i bekâr ve %79.7’sinin ise öğrenci olduğu görülmektedir. Katılımcıların %73.5’i 5 yıldan fazla bir süredir bu sporu icra etmektedirler. Cevaplayıcıların %32.3’ü ulusal resmi turnuvalara, %14.2’si ulusal ve uluslararası özel turnuvalara katılmış ve %19.0’u bu turnuvalarda ödül kazanmıştır. Araştırmaya katılan e-sporcuların %53.5’inin takım kategorisinde oyun oynadıkları, %34.2’nin haftalık oyun oynama saatleri 21 saat ve üzeri olduğu ve %91.3’nün de evde oynadığı ortaya çıkmıştır. Elektronik sporu yapmada güdüleyici faktör olarak eğlence ilk sırada yer alırken, oyun tutkusu ikinci sırada yer almaktadır. Başarıyı etkileyen faktörlerde ise düşünme hızı ilk sırada yer alırken, konsantrasyon ikinci sırada yer almaktadır. Çalışmanın örneklemini oluşturan elektronik sporcuların, özelliklerinin belirlenmesi ile ilgili uygulanan anket sonuçlarının değerlendirilmesi SPSS 22.0 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucunda elde edilen bulgulara göre elektronik sporda cinsiyet ve yaş gruplarına göre anlamlı farklılıklar olduğu gözlemlenmiştir.Öğe Türkiye büyükler taekwondo şampiyonasında ilk sekize giren sporcuların, maksimal vuruş kuvveti ile antropometrik profilinin karşılaştırılması(Istanbul Gedik University, 2024) Yeşilçimen, Tuğçe; Şenyurt, Ali FıratAmaç: Türkiye büyükler taekwondo şampiyonasında ilk sekize giren sporcuların, maksimal vuruş kuvveti ile taekwondonun antropometrik profilin incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Gereç ve Yöntem: Çalışmada, büyükler Türkiye taekwondo şampiyonasında ilk sekize giren sporcuların, maksimal vuruş kuvveti ile taekwondonun antropometrik profili özetlenmiştir. Çalışma antropometrik özellikler (uzunluk ve çevre) ile (Gulick Antropometrik band, model J00305, Lafayette Instrument, A.B.D), maksimal vuruş kuvveti elektronik gövde koruyucusu (EBP; Electronic Body Protector) bar cinsinden değerlendirilmiştir. Bulgular: sağ ve sol ekstremitelerin femur uzunluk, calf uzunluk, femur çevre, calf çevre ve maksimal vuruş kuvvetleri arasında anlamlı fark vardır. Sol ve sağ calf uzunlukları ile sol ve sağ maksimal vuruş kuvveti arasında anlamlı fark bulunmaktadır. Maksimal vuruş kuvvetleri ile femur sağ-sol uzunluk ve çevre, calf çevrede anlamlı fark bulunmamaktadır. Sonuç: Bu çalışma, üst düzey taekwondocuların performanslarıyla ilişkilendirilecek olan antropometrik profilin belirlenmesiyle antrenörlerin antrenman programı yazımında yardımcı olmaktadır. Gelecekteki çalışmalar, diğer müsabaka kategorileri, vücut kütlesi ve yaş grubu incelemesini içermelidir.Öğe Kısıtlı enerji alımının metabolik etkileri(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Karaağaç, Rabia Melda; Pınarlı Falakacılar, ÇağlaObezite, yaygınlığı günden güne artmakta olan önemli bir halk sağlığı problemidir. Yıllar boyunca çeşitli fonksiyonel besinler, diyet türleri ve cerrahi müdahaleler obezite tedavisinde yer almıştır. Bu yöntemlerden biri de kısıtlı enerji alımıdır. Obezitenin tedavisi noktasında sıklıkla enerji alımının kısıtlanmasına odaklanılmaktadır. Enerji alımının kısıtlanması, 500 yılı aşkın bir süredir hem yaşam süresini hem de kalitesini artırmak amacıyla uygulanmaktadır. Enerji alımının kısıtlanması, yetersiz beslenme olmaksızın kalori alımını azaltan bir beslenme yaklaşımıdır. Bu kısıtlama ile birlikte vücutta gerek hormonal gerekse sağlık üzerine olumlu etkiler görüldüğü saptanmıştır. Kısıtlı enerji alımı sonucu vücutta oksidatif stres hasarı, insülin ve leptin seviyeleri azalmakta, grelin ve adiponektin düzeyleri artmaktadır. Akrıca kanser, metabolik sendrom gibi hastalıklar üzerinde iyileştirici etkisi bulunmaktadır. Bu derlemenin amacı, kısıtlı enerji alımının metabolik etkilerini güncel literatür bilgileri ışığında değerlendirmektir.Öğe Engelli çocuklara sahip olan ailelerdeki kaygı düzeyi: derleme(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Karacan Şimşek, Çağla; Demir, Ömer; Şahin Yılmaz, NurcanAmaç: Çalışma, özel gereksinimi olan çocuğa sahip ailelerde kaygı düzeylerini tespit etmeye yönelik yapılmış araştırmaların sistematik bir derlemesini yapmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Gereç ve Yöntem: Çalışmada, özel gereksinimi olan çocukların ailelerinin kaygı düzeyleri konusuna yönelik son 10 yıldır bilimsel araştırmalarda neler yapıldığı özetlenmiştir. Çalışma, Mayıs-Eylül 2023 tarihleri arasında “engelli çocuklar, özel gereksinimli çocuklar, özel gereksinimli çocuğa sahip aileler, kaygı düzeyi” kelimeleri geçen araştırma makaleleri taranarak bu kapsamda 26 araştırma makalesine ulaşıldı. Elde edilen makalelerin çalışmamız kriterlerine uymayan üçü çalışma dışı bırakılarak 23 makale incelemeye alınıp değerlendirilmiştir. Bulgular: İncelenen makalelerin büyük çoğunluğunun 2004-2023 yılları arasında yayımlanan makaleler ve bu derleme çalışması kapsamında incelediğimiz 23 makalede 3050 ebeveynin yer aldığı saptanmıştır (Tablo 1). Çalışma kapsamında incelenen makalelerin %47,7’sinin 2019-2022 yılları arasında yapıldığı (n=11) görülmüştür (Tablo 2). Yapılan çalışmalar, desenlerine göre incelendiğinde ise %75’inin nitel türde olduğu (n=16) ve %45’inin zihinsel engelli çocuğa sahip ailelere ait olduğu (n=10) saptanmıştır. Sonuç: Engelli çocuğu olan ailelerin fiziksel, duygusal, sosyal ve ekonomik bakımdan büyük bir yük altında olmaları, kaygı ve depresyon düzeylerinin artmasında büyük rol oynadığı yapılan çalışmalar doğrultunda saptanmıştır. Ailelerin kaygı düzeylerinin azaltılmasında, bireylerin aile içindeki sorumluluklarında iş bölümü yapılmasının bireyler üzerindeki yükü hafiflettiğini ve kendilerine zaman ayırarak daha mutlu olabildiklerini söyleyebiliriz. Ailelerin en fazla yakındığı konular arasında çocuklarıyla birlikte sosyal ortamlarda rahat zaman geçiremedikleri ve dolayısıyla asosyal bir yaşam sürmeye zorunlu kaldıkları belirtilmiştir. Bu anlamda da yapılacak olan toplumu bilinçlendirme ve farkındalık çalışmalarıyla engelli çocuğa sahip ailelerdeki kaygı ve depresyon düzeylerinin azalabileceğini söylemek mümkündür. Ailelere sağlanan bilgi, bakım, barınma, istihdam, danışmanlık, eğitim ve gelir düzeyini artırmaya yönelik desteklere ek olarak, topluma yönelik eğitimler ve birlikte uygulanacak projelerin engelli çocuğa sahip ailelerin karşılaştıkları zorluklarla baş edebilmeleri, yaşamlarını normale döndürebilmeleri ve yaşam kalitelerini artırabilmeleri, ayrıca kaygılarının azalması açısından büyük öneme sahip olduğunu düşünmekteyiz.Öğe Olimpik eğitim ve olimpiyatların etkisi açısından 2000 Sydney, 2012 Londra ve 2016 Rio Olimpiyatları incelemesi(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Bal, Merve; Kanbir, Özlem; Karadağoğlu Topal, ÇağlaBu çalışmanın amacı daha önce olimpiyatlara ev sahipliği yapmış şehirlerin ve ülkelerin olimpiyat adaylığı sürecinden başlayarak, olimpiyatları organize etme süreci ve bu süreçte ne gibi programlar gerçekleştirdiklerinin, uzun dönemli olarak nasıl bir olimpik eğitim programı izlediklerinin incelenmesi amacı ile yapılmıştır. Araştırmanın desenini betimsel tarama modeli oluşturmuştur. Çalışmada; 2000 Sydney, 2012 Londra ve 2016 Rio olimpiyatlarının olimpiyat süreçlerinde geliştirdikleri olimpik değerler eğitim programları, adaylık süreçleri, gönüllülük kavramı ve olimpiyatların etkilerine değinilmiştir. Elde edinilen araştırma sonuçlarında, incelenen şehir ve ülkelerin uzun dönemli olimpik eğitim programlarında kalıcılığa ve sürekliliğe önem verildiği, bunun toplumun her basamağına yayarak ortak bir kültürel miras oluşturma, bu eğitim programlarının oluşturulmasında çeşitli programlar, projeler ve materyaller üreterek bunları ulusal eğitim programlarına dahil edip, olimpik eğitim bilincini her yaş grubu tarafından benimsenmesini ve öğrenilmesini sağlamışlardır. Bununla birlikte ulusal olimpiyat komitelerinin organizasyonları düzenlemedeki her paydaşları ile ortak bir çalışma içerisinde olarak olimpiyat oyunları gerçekleştirmenin en önemli yapı taşlarından olan gönüllülük esasına önem vererek bu ulusal ve uluslararası gönüllülerin organizasyonlara yer almalarını sağladıkları belirlenmiştir.Öğe The relationship between social physique anxiety and nutritional behaviors among students of university(Istanbul Gedik University, 2022) Esmaeili, Milad; Honarmand, Peyman; Hassani, Fahimeh; Mostafavi, KimiaThis study aimed to investigate the relationship between social physique anxiety and nutritional behaviors among male and female students of the university of Tehran. The research was descriptive-correlational. Subjects consisted of all students in 2020, from which 221 people (females (n=110) and male (n=111) (mean: 21.12 ± 2.6) were randomly selected and completed the Social Physique Anxiety and Eating Disorders questionnaires. The Social physique Anxiety Scale was used to collect data and the Garner and Garfinkel 26-item Eating Disorder Questionnaire was used to assess nutritional behaviors. The Pearson correlation test was used to examine the relationship between research variables. Due to the normality of the data based on the K-S test, an independent t-test. The results showed that girls with upper extremity social physique anxiety have an eating disorder (r = 0.20, P≥0.05). On the other hand, boys with upper extremity social physique anxiety showed overeating eating behavior (r = 0.15, P≥0.05). No significant difference was observed in other components. According to the results of the study, girls who have high social physique anxiety are more likely to develop dietary behaviors. However, overeating eating behavior is seen in those boys who have high social physique anxiety.Öğe Aile içi çatışmalarda kayınvalide faktörü(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2020) Paş, Büşra; Kolluoğlu, Mustafa PoyrazAile, toplumu oluşturan en temel birimdir. Evlilik bağıyla kurulan ailede, çeşitli sebeplerden dolayı çatışmalar olabilmektedir. Bunların en önemli olanlarından biri ise kayınvalide ile gelin arasında meydana gelen çatışmalardır. Kayınvalide ile gelin arasındaki çatışmanın en temel sebebi ise güç savaşıdır. Aile içerisindeki sorunlar iki kadının aynı erkeği paylaşmak istememesi sebebiyle artmaktadır ve aile içine kayınvalidenin dâhil olmasıyla eşler arasında ortaya çıkan sorunların çözülememesi bazen eşlerin boşanmasına dahi sebep olabilmektedir. Bu araştırmada, aile içinde çatışmaya neden olan faktörlerden biri olan kayınvalidenin aileye etkilerinin tartışılması amaçlanmıştır. Bu konuyla ilgili daha önce yapılmış olan araştırmalardan yola çıkılarak aile içi çatışmalarda kayınvalide faktörü üzerinde durulmuştur.Öğe Spor yoluyla gelişim(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2019) Özer, Mustafa KamilSpor, katılımcılara ve seyircilere eğlence sağlarken fiziksel becerileri geliştirmeyi, kullanmayı ve sürdürmeyi amaçlayan, genellikle rekabetçi fiziksel aktivite formlarıdır. Spor faaliyetlerinin tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Fiziksel sağlık, insanın evriminde önemli bir rol oynadı. Örneğin, avcılık, fiziksel uygunluk ve iyi takım çalışması gerektirir. Avcılar için bu nitelikler daha çok ve daha iyi yemek anlamına geliyordu; ayrıca hayatta kalma mücadelesinde daha şanslı olmak anlamına geliyordu. Fiziksel uygunluk, zihinsel ve sosyal özellikleri, grupları ve kabileleri diğer saldırgan davetsiz misafir gruplarından başarıyla koruma şansını artırıyordu. Bu yüzden ilk sporcuların avcılar ve askerler olduklarını söyleyebiliriz.Öğe Kafein tüketimi ve atletik performans(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2019) Bayraktar, Fatih; Taşkıran, AylaBu çalışmanın amacı; sporda performans arttırmak amacıyla kullanılan kafeinin sporda performansı nasıl etkilediğine dair yapılmış olan çalışmaları derleme şeklinde aktarmaya çalışmaktır. Uzunca bir süredir kafein tüketimi ve performans arasındaki ilişkiler incelenmekte ve performansı arttırdığına dair deneysel çalışma sonuçları raporlandırılarak spor dünyası ile paylaşılmaktadır. Spor alanında çalışan bilim uzmanları ve beslenme uzmanları, atletik performansı geliştirme konusunda kafein ve diğer ergojenik yardımcılar ile ilişkisini inceleyip sporcularına sunmalarında yarar vardır. Bu araştırma, kafeinin performans ile ilişkisi olan önemli faktörleri ve bunu inceleyen çalışmaları içeren bir derlemedir. Kahve, dünyada hem günlük yaşam hem de spor performansı konusunda sudan sonra en çok tüketilen sıvıdır. Bu bağlamda insan vücuduna etkisi onlarca yıldır araştırılmaya değer bulunmuştur. Kahvenin insan vücuduna bilişsel, duygusal ve fiziksel etkisinin altında yatan en temel faktör kafein içermesidir. Kafeinin vücutta yarattığı biyokimyasal mekanizmalar yoluyla atletik performansı olumlu yönde etkilediği araştırmalar ile gösterilmektedir. Bu konu üzerinde son zamanlarda ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Buna ek olarak diğer ergojenik yardımcılar ile ilişkisinin de önemli olduğu bilinmektedir ve bu konu üzerinde çalışmalar yetersiz ve tartışmalı olmasına karşın araştırmalar devam etmektedir. Sonuç olarak uzunca bir süredir yapılan çalışmalar kafein tüketimi ile atletik performans arasında pozitif bir ilişki olduğunu kanıta dayalı olarak ispatlamaktadır. Başka bir deyişle kafein sporcu performansının artmasına katkı sağlamaktadır.Öğe Yıkım mı, yaratıcı yıkım mı? Futbolda teknik direktör değişikliği ile takım performansı arasındaki ilişkisinin incelenmesi(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2019) Esen, Serkan; Or, Erden; Uslu, TunaEndüstrileşme süreci, bireylerin topluma dokundukları yaratıcı etkilerin yerini büyük şirketlerin uyarlamacı tepkilerinin almasına ve bu nedenle farklı durumlar karşısında kullanılan zihinsel kestirmelerin sonuca ulaşıldığında genellenerek modern uygulamalara dönüşmesine neden olmuştur. Geçtiğimiz yüzyılda futbolun büyük bir endüstri halini alması, modern işletmecilik kavramlarının tamamının kulüp yönetimleri açısından kavranmasını da zorunlu hale getirmiştir. Bu kavramlar arasında yer alan personel ve yönetici devri konusu kulüplerin futbol takımlarını emanet ettikleri teknik direktörler açısından, irdelenmesi gereken bir araştırma alanı olarak dikkat çekmektedir. Bu çalışmanın amacı, teknik direktörlüğü değişikliğinin doğrudan takım performansına yansıyıp yansımadığını incelemektir. Araştırma kapsamında verilerin toplanması için 2003-2016 yılları arasındaki 13 sezonda Türkiye Profesyonel Futbol Süper Ligi’ndeki 6 takımın sezon içinde yaptığı antrenör değişikliğinin takım performansına etkisi incelenmiştir. Araştırmada, sezon başladıktan sonra yapılan antrenör değişikliğinden önceki ve sonraki be maçın puan ortalaması, sezon başından antrenör değişikliğine ve antrenör değişikliğinden sezon sonuna kadar toplanan puanların ortalamaları ve bunların yüzdesel değerleri hesaplanmıştır. Hesaplamalar sonucunda, sezon başladıktan sonra yapılan antrenör değişikliğinin beş maçlık periyotta ve sezon sonuna kadar olan süreçte puan artışı sağladığı gözlemlenmiştir. Takım performanslarının puan farklarından oluşan yüzdesel değer ortalamalarına bakıldığında beş maçlık dönemde %55,1’lik, sezon sonuna kadar olan süreçte ise %30,44’lük bir artış olduğu görülmüştür. Sonuç olarak, sezon başladıktan sonra yapılan teknik direktör değişikliklerinin kısa vadede takımın performansını arttırdığı, sezon sonuna kadar geçen sürede ise bu artışın azalarak devam ettiği belirlenmiştir. Ancak bu artışın takıma sürdürülebilir bir puan avantajı sağladığı tespit edilememiştir. Bu nedenle, çok sık antrenör değişikliği yaşanan ülkelerin başında gelen Türkiye’nin kalıcı başarılar elde etmesi adına farklı stratejiler geliştirmesi gerektiği düşünülmektedir.Öğe Beden eğitimi derslerinde basit aktivite ölçer (SAM) ve fitness eğitimi gözlem sistemi (SOFIT) sonuçlarının kalp atım hızı monitörü kayıtları ile karşılaştırılması(İstanbul Gedik Üniversitesi, 2018) Uzun, Burçin; Özer, Mustafa KamilBeden eğitimi dersleri çocukların motor beceri ve yeteneklerinin geliştirebilmesi, yönünden önemlidir. Beden eğitimi derslerinin öğrenci için verimlilik düzeyini ve fiziksel aktivite seviyelerini belirlemede kullanılan birçok etkili, geçerli ve güvenilir fakat yüksek maliyetli gözlem araçlarının tersine daha düşük maliyete sahip olan Basit Aktivite Ölçer SAM ve Fitness Eğitimi Gözlem Sistemi SOFIT gözlem araçlarının sonuçlarını Kalp Atım Hızı monitörü kayıtları ile karşılaştırıp bu yöntemin güvenilirliğini ve geçerliğini test etmektir. Bu araştırmada İstanbul il Merkezinde tam gün eğitim veren bir okulda 6, 7 ve 8. Sınıflardan 48 kız ve 48 erkek 96 öğrenci seçilmiştir N=96 . Araştırma grubuna seçilen her öğrencinin demografik özellikleri kaydedilmiştir ve beden eğitimi dersinin ilk saatinin başlangıcından sonuna kadar olan süre içerisinde kalp atım hızı monitörü takılmış ve ölçüm yapılan öğrencilerin ders esnasında ayırt edilebilmesinde kolaylık sağlaması amacıyla renkli yelekler giydirilmiştir. Fiziksel aktivite düzeyleri Orta yoğunluk HR>130, Yüksek yoğunluk HR>140 olarak belirlenmiştir. Ders video ile kayıt altına alınmıştır. SAM ve SOFIT gözlem formları kullanılarak yapılan aktivite hafif, orta ve yüksek aktivite düzeylerine göre değerlendirilmiştir. Bu çalışmada alınmış olan verilerin analizi sonucunda basit aktivite ölçer SAM ve SOFIT gözlem aracı ölçüm araçlarının sonuçları güvenirliliği ve tutarlılığı kanıtlanmıştır.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »