İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 75
  • Öğe
    Sustainability in international trade: the importance of political risk analysis
    (Springer Nature, 2024) Köseoğlu, Ahmet Murat
    SustainabilitySustainability in international tradeInternational trade is increasingly an important factor for companies. Political risk analysisPolitical risk analysis has great importance in this context. Political risk analysisPolitical risk analysis supports companies’ decision-making processes in international tradeInternational trade. This analysis helps them to determine the countries that are riskier to do business in and contributes to making strategic decisions to increase sustainabilitySustainability. Political risk analysisPolitical risk analysis also guides companies in identifying markets that align with their sustainabilitySustainability goals. Companies need to make decisions based on political risk analysisPolitical risk analysis results to minimize risks and carry out their business projects sustainably. Managing political risks positively affects the financial performance of companies. Minimizing risks increases confidence in long-term decision-making processes and makes businesses more attractive to investors. Companies can use political risk analysisPolitical risk analysis to protect their supply chains against political risks that could threaten sustainabilitySustainability. Political risk analysisPolitical risk analysis affects not only financial sustainabilitySustainability but also social and environmental sustainabilitySustainability. Within this scope the aim of this study is to examine the role and importance of political risk analysisPolitical risk analysis for the sustainabilitySustainability of international tradeInternational trade. Political risk, political risk factors, the dimensions of political risk factors, and the relationship between political risk and sustainabilitySustainability in international tradeInternational trade have been examined in detail in this context. This relationship has been handled globally depending on the political risk comparison of countries. The study found that the most significant political risks are political instability, changing political regulations, and customs and trade restrictions. In addition, it has been observed that some countries have better policies and regulations on environmental and social sustainabilitySustainability issues. As a result, political risk analysisPolitical risk analysis is a critical tool to help companies achieve sustainabilitySustainability goals in international business. It has also been considered that political risk analysisPolitical risk analysis is very important in identifying potential risks, guiding decision-making processes, and increasing sustainabilitySustainability.
  • Öğe
    Acil sağlık hizmetlerinde çalışan personelin beş faktör kişilik özellikleri ile ekip çalışması arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Karadeniz Teknik Üniversitesi, 2023) Erkasap, Ahmet; İnanç, Gülşah; Özcan, Ali
    Ekip çalışması aynı amaç doğrultusunda çalışan kişilerin iş süreçlerini ve yöntemlerini sürekli geliştirmek ve örgütsel faaliyet sunabilmek için birlikte çalıştıkları bir sistem olarak tanımlanabilir. Ekip çalışması çalışanların yeteneklerini ortaya çıkarmada etkili olabileceğinden son zamanlarda ekip çalışmasının önemi artmıştır. Kişilik ise her bireyin farklı olarak ortaya koyduğu tutum ve davranışlar bütünüdür. Yaşamdaki insan sayısı kadar farklı kişilik vardır. Hiç kimse kişilik olarak bir diğerine benzemez. Tıpkı herkesin parmak izinin farklı olması gibi, kişiliklerde farklıdır. Bu araştırmanın temel amacı kişilik özellikleri ile ekip çalışmasına uyum arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bu ana amaçtan hareketle çalışmanın örneklemi amaçlı örnekleme yoluyla 303 hastane öncesi acil sağlık hizmetleri çalışanından oluşmuştur. Araştırma nicel yöntemle yürütülmüştür. Araştırmanın verileri toplanırken Beş Faktör Kişilik Özellikleri Ölçeği, Ekip Çalışması Tutumları Ölçeği ve Sosyodemografik Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırma verileri SPSS IBM 26 istatistik programında Pearson Korelasyon Testi, Bağımsız Örneklemler T Testi ve Tek Yönlü ANOVA testiyle analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucuna göre ekip çalışmasına yönelik tutumlar dışadönüklük, sorumluluk, uyumluluk ve yeniliğe açıklık kişilik özellikleriyle pozitif yönde anlamlı olarak ilişkilidir. Ek olarak ekip çalışmasına yönelik tutumlar yapılan işten memnun olma durumuna göre anlamlı olarak farklılaşmaktadır. Bu sonuç konuyla ilgili daha önce yapılmış araştırmaların sonuçlarıyla uyumludur.
  • Öğe
    Üniversite öğrencilerinde FOMO düzeyinin demografik özelliklere ve sosyal medya faktörlerine göre değerlendirilmesi
    (Akademik Çalışmalar Derneği, 2023) Suvay Eker, Halime; Acar Bolat, Bilge; Gürsoy, Umman Tuğba
    Yaşamımızın önemli bir parçası haline gelen sosyal medya, başkalarıyla bağlantı kurma konusunda önemli faydalar sağlasa da bazı olumsuz duygu durumlarını beraberinde getirmiştir. FoMO (Fear of Missing Out) sosyal medya ile hayatımıza girmiş fobilerden biridir. Sosyal medyanın insanlara sürekli olarak başkalarının hayatlarını izleme fırsatı vermesi ve sosyal medyada paylaşılan her bir etkinliğin anlık olması, kullanıcıların devamlı olarak sosyal medya hesaplarını kontrol etmelerine sebebiyet vermektedir. Dolayısıyla kullanıcılar sosyal medyadan uzak kaldıklarında sosyal ortamdaki gelişmeleri kaçırma korkusu olarak ifade edilen FoMO duygusunu hissedebilmektedir. Buna ek olarak, kullanıcılar takip ettikleri kişilerin sosyal ilişkilerini veya katıldıkları etkinlikleri gördüğünde onların mükemmel bir yaşama sahip olduğunu düşünerek kendi yaşamlarında eksiklik hissedebilmektedir. Bu çalışmada üniversite öğrencilerinin FoMO düzeylerinin demografik özelliklere ve sosyal medya kullanım faktörlerine göre farklılıklarını ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, araştırma kapsamında veri toplamak için katılımcıların demografik özelliklerini, sosyal medya kullanım faktörlerini ve FoMO düzeylerini belirlemeye yönelik sorulardan oluşan anket formu kullanılmıştır. Daha sonra, toplanan verilerden elde edilen FoMO düzeylerinin öğrencilerin demografik özelliklerine göre ve sosyal medya kullanım faktörlerine göre farklılıkları Mann Whitney U Testi ve Kruskal Wallis Testi kullanılarak incelenmiştir. Alınan sonuçlarda, FoMO’nun demografik özelliklerden cinsiyet, yaş, medeni durum ve aylık ortalama gelire göre farklılaştığı, öğrencilerin okudukları sınıf seviyesine ve gelir kaynağına göre farklılaşmadığı tespit edilmiştir. Sosyal medya kullanım faktörleri incelendiğinde FoMO’nun sadece sosyal medyada bir günde geçirilen süreye göre farklılık gösterdiği; kullanım süresi, takipçi sayısı, paylaşım sıklığı ve beğeni sayısına göre farklılaşmadığı saptanmıştır.
  • Öğe
    Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının panel veri analizi kullanılarak işsizlik üzerine etkisinin araştırılması
    (İstanbul Topkapı Üniversitesi, 2024) Akhisar, Ümmühan; Güvel, Enver Alper
    Çalışmanın temel amacı doğrudan yabancı yatırımların gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkisini işsizlik bağlamında ortaya koymaktır. Temel amaç doğrultusunda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler bazında doğrudan yabancı yatırımların kadın ve erkek işsizlik oranları üzerindeki etkilerinde farklılıklar ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda çalışmada kullanılan ülkeler gelişmiş ve gelişmekte olan Avrupa ülkeleri olarak iki ana kategoriye alınmıştır. Çalışmada 2002-2021 dönemine ait doğrudan yabancı yatırımlar, işsizlik oranı, kadın işsizlik oranı, erkek işsizlik oranı, gayri safi yurt içi hasıla ve enflasyon değişkenlerine ait veriler kullanılmıştır. Gerçekleştirilen analiz sonuçlarına göre doğrudan yabancı yatırımların gelişmekte olan ülkelerde işsizlik oranı üzerinde daha fazla azaltıcı etki yarattığı tespit edilmiştir. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde kadın ve erkek işsizlik oranlarını daha büyük oranda azalttığı tespit edilirken, gelişmiş ülkelerde erkek işsizlik oranı üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Comprendre et contextualiser l’évacuation de Jaffa en 1917
    (Galatasaray University, 2024) Sezer, Selim
    Cet article examine et discute les aspects divers, ainsi que les raisons éventuelles de l’évacuation de la population de Jaffa en 1917 par l’ordre de Djamal Pacha, sous prétexte de risque d’une attaque immédiate. L’évacuation de cette ville palestinienne qui avait une population arabo-juive mélangée et qui était un des centres de l’initiative sioniste avait été vue par la presse occidentale de l’époque comme une attaque délibérée contre les Juifs, et une part considérable de l’historiographie a continué à y voir une persécution anti-juive. Comparant les récits différents et essayant de dessiner un tableau aussi large que possible, cet article souligne que le Comité d’union et progrès n’a pas un passé antisémite, et que cette mesure extraordinaire de Djamal Pacha est d’abord le résultat des nécessités militaires. Cependant, Jaffa avait un lieu pivotal dans le projet de la création d’un foyer national juif en Palestine, et même si le gouvernement ottoman avait été plutôt indifférent vers le sionisme avant la Première guerre mondiale, il a commencé à utiliser tous les outils contre ce courant qui était dès lors vu comme étant un péril pour l’autorité absolu du gouvernement pendant la guerre. Il semble évident que Djamal Pacha a utilisé cette évacuation, qui aura un certain prix humanitaire, comme une occasion pour porter un coup à ce projet.
  • Öğe
    Mutfak eğitimi alan ve almayan z kuşağı bireyler tarafından Türk mutfağında yenilen yemeklerin bilinme durumunun tespiti: İstanbul örneği
    (Menekşe Şahin Karadal, 2024) Yirmibeş, Ayşe İrem; Erkan, Mehmet
    Yemek, her ülkede ulusal kültürün önemli parçalarından biridir. Küreselleşmeyle birlikte yaşanan gelişmeler ve değişen düşünce yapısı çerçevesinde Z kuşağı bireylerin Türk mutfak kültürü algısının ele alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu çalışmanın amacı, herhangi bir mutfak eğitimi almış olmalarına ya da olmamalarına göre Z kuşağı bireyler tarafından Türk mutfağına ilişkin yemeklerin bilinme düzeylerini araştırmaktır. Araştırmaya yönelik bir anket hazırlanmış ve bu anketi internet üzerinden yanıtlayan 454 kişi bu çalışmanın örneklemini oluşturmuştur. Katılımcıların yöresel yemeklere ilişkin bilme düzeyleri frekans analizi ile incelendiğinde; genel olarak akıtmaç, bulamaç, kaygana, tutmaç ve oğmaç yemeklerinin bilinmediği, etli ekmek, kısır, kokoreç, kuymak, mantı ve iç pilav gibi yemeklerin ise bilindiği tespit edilmiştir. Yirmi yedi çeşit yemeğin bölgelere göre sınıflandırılması uygun görüldü ve bölgelere göre ayrılan yöresel yemekler esas alınarak Z kuşağı bireyler tarafından bilinme düzeyleri araştırıldı. Bölgelere göre yöresel yemeklerin mutfak alanında eğitim alan ve almayan kişilere göre farklılaşıp farklılaşmadığının belirlenmesinde ise Mann Whitney U Testi kullanılmıştır. Alınan sonuçlar farklılaşmayı doğrulamış olup mutfak eğitimi alan kişilerin yöresel yemekleri daha çok bildiğini ortaya koymuştur. Bu makale, TÜBİTAK-2209-A Üniversite Öğrencileri Araştırma Projeleri Destek Programı tarafından sağlanan mali destekle gerçekleştirilmiş proje çalışmasının çıktısıdır. Bu kapsamlı destek, çalışmanın başarılı bir şekilde yürütülmesine olanak tanımıştır. TÜBİTAK'a, genç araştırmacıların bilimsel sorgulama ve analiz becerilerini geliştirme fırsatı sunduğu ve bu araştırmanın Türk mutfağına dair genç nesil algıları üzerine değerli bilgiler elde etmemize imkân verdiği için başta sn. TÜBİTAK başkana ve tüm emeği geçenlere derin minnettarlığımızı ifade ederiz.
  • Öğe
    İşten ayrılma niyeti, iş tatmini ve örgütsel bağlılık arasındaki ilişkinin infaz koruma memurları bağlamında incelenmesi: bir meta-analiz
    (Seyfettin Erdoğan, 2024) Erkasap, Ahmet
    Bu meta-analiz, iş tatmini, örgütsel bağlılık ve işten ayrılma niyeti arasındaki bağlantıları incelemektedir. Web of Science, Scopus ve ProQuest'te yapılan araştırmada 3.844 çalışma tespit edilmiş, 2.091, 2.091 ve 2.783 katılımcıdan oluşan üç veri seti oluşturulmuştur. Analiz, iş tatmini ve örgütsel bağlılığın işten ayrılma niyetini güçlü bir şekilde etkilediğini ortaya koymaktadır. İş tatmini ile işten ayrılma niyeti arasındaki negatif ilişki, düşük iş tatmininin ayrılma niyetini artırdığını göstermektedir. Bulgular, ıslah memurlarının elde tutulması ve performansını artırmak için hedefli girişimlerin önemini vurgulamaktadır.
  • Öğe
    The mediating role of work-life balance in the effect of digital transformation on job stress in the banking sector
    (Menekşe Şahin Karadal, 2023) Aydınlı, Alp; Erkasap, Ahmet
    This study aims to evaluate the mediating effect of work-life balance on the relationship between digital transformation and job stress. Data were collected within the banking sector through an online survey. The reliability and validity of the measurement scales were assessed, confirmatory factor analysis was conducted, and regression coefficients and the significance of mediation hypotheses were tested through regression analysis. The results showed that the scales had high reliability, with combined reliability values above 0.70. Furthermore, the average variance explained (AVE) and the square root of AVE confirmed the reliability and validity of the measures. Regression coefficients show that there are significant relationships between the variables. The findings of the study support the hypothesis that work-life balance mediates between digital transformation and job stress. However, it was determined that digital transformation did not have a direct effect on the negative impact of work on life and the negative impact of life on work. The negative impact of digital transformation on job stress shows its potential to reduce work-related stress levels. The effects of work on life and life on work played an increasing role in job stress. However, the positive impact of life on work shows a decreasing effect on work stress. Overall, the findings emphasize that the mediating effect of work-life balance on job stress of digital transformation is significant. It is recommended that banks should focus on promoting work-life balance to reduce employees' negative job stress in the context of digital transformation.
  • Öğe
    A comparative analysis on the role of culture and language in the early phases of nation building in the middle east
    (Istanbul Aydin University, 2024) Sezer, Selim
    As most of the nationalism studies indicate, language and culture are among the crucial elements of the nation-building process. The revival or construction of the national language and culture played a significant role in the formation of national identities of 20th century’s Syria, Lebanon and Israel as well, and these processes find their origins in the late 19th century. Syrian intellectuals developed a multi-faced cultural awakening pattern called as Nahda, in which the Arabic language had a pivotal place. Lebanese Maronite elites planted the first seeds of Phoenicianism, which saw the ancient Phoenicia as the genuine origin of Lebanon. This meant that the Lebanese had their unique identity, which is separate from the Arabs, and this brought the efforts to have a new historiography. At the same period, the pioneers of cultural Zionism – Jewish intellectuals who did not live in the region at the beginning – made huge efforts for the revival of Hebrew language, and this paved the way for the efforts of the political Zionism. Despite significant differences and unique aspects, these three currents had also many points that were similar to each other and to other nation-building efforts in the world, and they all played significant roles in the shaping of new nation-states.
  • Öğe
    İklim adaleti bağlamında sınırlar ve iklim göçü
    (Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı, 2022) Balcılar, Ayşe Nur
    Küresel iklim değişikliğinin neden olduğu çevresel afetler ülkeleri ya da ülkelerin belli bölgelerini yaşanmaz hale getireceğinden, bununla mücadele edilememesiya da mücadele edilmesi mümkün olmayacakdüzeyde gerçekleşen afetler nedeniyleküresel bir göç yaşanması beklenmektedir. Hâlihazırda iklim değişikliği kaynaklı afetler, tarımın verimsizleşmesi, kuraklık vb. nedenlerle göç edenlerin mevcut olması ile birlikte önümüzdeki on yıllarda bu göçmenlerin tüm dünya için bir insani kriz yaratacağı tahmin edilmektedir. İklim değişikliğinden en az sorumlu olanların, iklim değişikliğinin neden olacağı felaketlerden en çok etkilenecek olanlar olması durumunun ortaya çıkardığı adaletsizliği dile getirmek için iklim adaleti kavramı kullanılmaktadır. İklim değişikliğine neden olan sera gazı emisyonundan en çok sorumlu ülkelerin aynı zamanda iklim göçüne karşı sınır duvarlarını en çok güçlendiren ülkeler olmaları durumu iklim adaleti açısından değerlendirilmesi gereken önemli bir konudur.
  • Öğe
    Endonezya jeopolitiğinde “Nusantara” kavramı
    (İstanbul Arel Üniversitesi, 2022) Demir, Tarık
    Bu çalışmada Endonezya jeopolitiğinde önemli bir yer teşkil etmiş olan Nusantara kavramı niteliksel araştırma yöntemleri kullanılmak suretiyle incelenmeye çalışılmıştır. Jeopolitik açıdan genişleme siyasetinin doktrine edilmesiyle oluşturulmuş olan Nusantara kavramı öncelikle etimolojik ve semantik açılardan irdelenmiştir. Tarihsel olarak bakıldığında “diğer ya da dış adalar” anlamında kullanılan Nusantara kavramı ilk kez Majapahit Krallığı döneminde merkezi bir rol üstlenmiştir. Kavramın bağımsızlık sonrası dönemde yeniden ön plana çıktığı görülmektedir. Bir başka ifadeyle Asya-Pasifik bölgesinde stratejik açıdan eksen konumda bulunan Endonezya için Nusantara kavramının, bu ülkenin jeopolitik bütünlüğünün ve ulusal güvenliğinin tesisinde iç ve dış merkezkaç kuvvetlere karşı birleştirici bir fonksiyon icra ettiği görülmektedir. Bu çerçevede özellikle 1957 tarihinde ilan edilen Djuanda Deklarasyonu’nun (Wawasan Nusantara), kavramın uygulamaya konulmasında önemli bir safhayı temsil ettiği görülmektedir. Günümüzde Endonezya jeopolitiği çerçevesinde Nusantara kavramı, Asya-Pasifik bölgesinde Çin’in çevrelenmesi amacıyla oluşturulan Dörtlü Güvenlik Diyaloğu ve AUKUS gibi örgütlenmeler bağlamında önemi korumaktadır.
  • Öğe
    Kamu bankacılığında sürdürülebilirlik faaliyetleri üzerine nitel bir inceleme
    (Menekşe Şahin Karadal, 2024) İşbilen Duru, Esra; Erkasap, Ahmet
    Schumpeter’in ifadesiyle “kapitalizmin temel gerçeği olan yıkıcı yıkım süreci” ile işleyen mevcut sistem her geçen gün artan ekonomik, toplumsal ve ekolojik kayıplara neden olmaktadır. Çevresel boyutta iklim krizi, temiz suya erişim sorunları, biyoçeşitlilik kaybı, kimyasal kirlilik, ormansızlaşma ve arazi bozunumu; sosyal boyutta güvenli ve adil bir alanda yaşam hakkının ihlali, cinsiyet eşitsizliği, gelir eşitsizliği, eğitime ve sağlık hizmetlerine erişim sorunları; ekonomik boyutta sektörel dengesizlikler, iç ve dış borçların yönetilememesi, işletme çıktılarının yarattığı sosyal ve çevresel olumsuz etkiler olarak sıralanabilecek başlıca sorunlar mevcut perspektifle işlerliğin sağlanamadığını, “yeni bir çıkış yolu”na ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. Finansal sistemin önemli yapıtaşları olan bankaların da sürdürülebilirliği odaklarına aldıkları faaliyetler yürüttükleri, entegre raporlarında finansal ekosistem içerisindeki paydaşları ile olan ilişkilerini sürdürülebilirlik kavramları üzerinden de tanımladıkları görülmektedir. Araştırmada bankaların bu yöndeki eğilimleri, ticari kamu bankaları açısından mercek altına alınmış, üç temel sürdürülebilirlik teması olan ekonomik, çevre ve sosyal sürdürülebilirliğe yaklaşımları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Bu bağlamda, “kamu bankaları hangi sürdürülebilirlik konusunu/konularını odağa alarak sürdürülebilirlik faaliyetlerini yürütmektedirler?” sorusuna yanıt aranmıştır. Çalışma nitel bir çalışma olarak tasarlanmış olup, Türkiye’deki kamu bankaları olan Halkbank, Vakıfbank ve Ziraat bankalarının entegre raporları araştırmanın veri kaynağını oluşturmuştur. Veriler MAXQDA programından yararlanılarak içerik analizine tabi tutularak oluşturulan temalarla kamu bankalarının üç temel sürdürülebilirlik teması olan ekonomik, çevre ve sosyal sürdürülebilirliğe yaklaşımları karşılaştırmalı olarak incelenmiştir.
  • Öğe
    Factors affecting customer loyalty of consumers shopping on social media platforms
    (Beta İlim Derneği, 2024) Erkasap, Ahmet
    The relentless progress in information and communication technology has resulted in substantial alterations in individuals' consumer behavior. Originally intended for fostering personal connections, the utilization of social media has recently experienced a substantial transformation as businesses incorporate it into their e-commerce strategies. Social media platforms have become an integral part of the everyday routines of the ordinary consumer demographic, serving as a crucial tool for online purchase. The rise of e-commerce has sparked intense rivalry among firms, compelling them to enhance client loyalty through the use of social media platforms. The expectations and objectives of customers who participate in online purchase through these channels fundamentally differ from those of traditional in-person shoppers. This study aims to analyze the determinants that impact consumer loyalty among white-collar professionals that engage in online transactions via social media platforms. The primary aim of this study is to examine the phenomena of online consumer loyalty. This study has a cohort of 364 individuals employed in professional or managerial positions. Following the formulation of the hypotheses, data was gathered via a questionnaire. The acquired data was analyzed using a multiple regression model to examine the three hypotheses. The results indicate that individuals' loyalty towards a corporation is positively influenced by their judgments of corporate social responsibility, website service quality, and public relations. Furthermore, research demonstrates a substantial correlation between the frequency of online purchases and the level of consumer loyalty. The final section of the paper is an analysis of the practical consequences that result from the aforementioned findings.
  • Öğe
    Dijitalleşmenin iş tatmine etkisinde iş yaşam dengesinin aracılık rolü
    (Hüzeyfe Süleyman Arslan, 2024) Aydınlı, Alp; Erkasap, Ahmet; Özcan, Ali
    Günümüz iş dünyasında hızla ilerleyen dijital dönüşüm, çalışanların iş tatmini ve iş-yaşam dengesi gibi hususları belirgin bir biçimde etkileyen temel faktörler olarak öne çıkmaktadır. İş performansını ve çalışan refahını büyük oranda şekillendiren bu etkiler, iş-yaşam dengesi ve iş tatmini kavramlarının artan bir öneme sahip olduğunu göstermektedir. Bu bağlamda, sağlıklı bir iş-yaşam dengesini teşvik edecek stratejiler geliştirme gereksinimi, yöneticilerin önceliklerinden biri olarak belirgin bir yer tutmaktadır. Bu araştırma, dijital dönüşümün, çalışanların iş tatmini üzerindeki etkisi ve bu ilişkide iş-yaşam dengesinin alt boyutları ile aracı rolü olup olmadığını ortaya koymaya çalışmıştır. Araştırma bankacılık sektöründe çalışan 393 çalışandan toplanan anketler ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma kapsamında toplanan veriler SPSS for Windows 25.0 ve AMOS 25.0 paket programları aracılığı ile analiz edilmiştir. Tüm ölçekler için doğrulayıcı faktör analizi uygulanmış, yapısal eşitlik modellemesi ile araştırma modeli test edilmiştir. Modelde iş-yaşam denegesi değişkeninin alt boyuları bazında aracılık etkisi olup olmadığı gözlenen yol analizi modeli ile bootsrap yöntemi kullanılarak test edilmiştir. Bulgulara göre, dijital dönüşümün, iş-yaşam dengesi ve iş tatmini üzerinde anlamlı bir doğrudan etkisinin olduğunu göstermiştir. Ayrıca, dijital dönüşüm ile iş tatmini arasındaki ilişkide iş yaşam dengesinin alt boyutlarından “işin yaşama olumlu etkisi ve yaşamın işe olumlu etkisi”nin kısmi aracılık rolü olduğunu gözlemlenmiştir. Çalışma, konusu açısından özgün bir niteliğe sahip olup, birebir başka bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu bakımdan, gelecekte yapılacak çalışmalar için benzer araştırmalara ışık tutacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Bilişim sektöründe çalışanların sorumluluk ve dığerkamlık duygusu üzerine bir araştırma
    (İstanbul Ticaret Üniversitesi, 2025) Erdoğan, Duygu; Özcan, Ali; Erkasap, Ahmet
    Bu çalışma, bilişim sektöründe çalışanların sorumluluk ve diğerkamlık duygusunun iş yerindeki davranışlar üzerindeki etkisini incelemektedir. Günümüzde giderek daha fazla firma, rekabet gücünü artırmak amacıyla yapay zeka teknolojilerini kullanmaktadır. Veri madenciliği, endüstriyel robotik ve insan kaynakları yönetimi gibi alanlarda yapay zeka yaygın olarak benimsenmiştir. Bu bağlamda, çalışan sorumluluğu önemli bir teşvik mekanizması haline gelmiş ve hem dışsal hem de içsel motivasyon unsurları üretmiştir. Kurumsal sosyal sorumluluk, çalışanlarla olan ilişkilerin güçlendirilmesine ve firma ile çalışanlar arasında karşılıklı yarara dayalı bir bağ kurulmasına katkı sağlamaktadır. Araştırma, Türkiye’deki bilişim sektöründe çalışanların sorumluluk ve diğerkamlık duygusunun değişim üzerindeki etkisini analiz etmektedir. Veriler, kolayda örnekleme yoluyla 210 çalışandan toplanmıştır. Yapılan regresyon analizi sonucunda, sorumluluk ve diğerkamlık ile çalışanların sorumlu davranışları arasında 0,01 önem seviyesinde anlamlı ilişkiler olduğu görülmüştür. Özellikle diğerkamlık alt boyutları olan özveri ve bencillik arasında orta kuvvette pozitif bir ilişki tespit edilmiştir. Katılımcıların %93,33’ü kendilerini özverili olarak tanımlamış, bu da çalışanların iş yerinde diğerkamlık içeren davranışlar sergileme konusunda içsel bir motivasyona sahip olduklarını göstermektedir.
  • Öğe
    The role of green marketing in achieving sustainable competitive advantage: a theoretical study
    (Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, 2024) Yıldırım, Zafer; Yıldırım, Turgay; Urul, Ali Aydın
    This study conceptually examines the role of green marketing activities in providing sustainable competitive advantage. First, the concepts of competition and sustainable competition are discussed, then green marketing is defined and its components (product, price, distribution, promotion) are elaborated. The benefits of green marketing for businesses are evaluated in the light of various empirical studies in the literature. How green marketing strategies can affect business performance and competitiveness is discussed, and how these strategies should be integrated with environmentally friendly approaches is emphasized. In conclusion, in order for businesses to gain sustainable competitive advantage, they need to adopt green marketing activities and manage these activities with a strategic approach. It has been observed that green marketing practices make significant contributions both financially and strategically in increasing the competitive performance of businesses.
  • Öğe
    The effect of perceived service quality on brand loyalty: the case of 5 star hotels in tourism sector
    (Mesut Doğan, 2024) Özcan, Ali; Pehlivan, Begüm; Erkasap, Ahmet
    This study aims to examine the attitudes towards brand loyalty based on the perceived service quality of guests staying in 5-star hotels in the tourism sector. The sample consists of 204 male and female participants who stayed in a 5-star hotel in Istanbul. The study evaluates how the dimensions of perceived service quality-namely tangibility, reliability, responsiveness, assurance, and empathy-affect brand loyalty among hotel guests. Quantitative methods were used to measure perceived service quality and brand loyalty using questionnaires. Statistical analyses including descriptive statistics, exploratory factor analysis and structural equation modeling were conducted to evaluate the data. The findings reveal that there is a significant positive correlation between perceived service quality and brand loyalty. Specifically, higher perceived service quality increases customer satisfaction, which in turn improves brand loyalty. The results emphasize the importance for hotel management to focus on improving service quality to ensure stronger customer loyalty. This study contributes to the literature by providing insights into the relationship between service quality and brand loyalty in the context of the luxury hotel industry in Istanbul and offers practical implications for hotel managers aiming to increase customer retention and loyalty.
  • Öğe
    Dönüşümsel liderliğin işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisi: meta-analitik bir derleme ve sektörlerarası bir analiz
    (Himmet Karadal, 2023) Özkan, Ahmet Hakan
    Üst düzey yöneticilerin çalışanları güçlendirme talebi, dönüşümcü liderliğin önemini artırmıştır. Dönüşümcü liderlik, işten ayrılma niyetinin anlamlı bir öncülü olarak ortaya çıkmıştır. Bu çalışma dönüşümcü liderliğin işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisini araştırmayı amaçlamaktadır. Analiz tekniği olarak meta-analiz kullanılmıştır. GoogleScholar, Wiley, Taylor&Francis ve Scopus veritabanları taranmış ve uygun çalışmalar belirlenmiştir. Bu meta-analiz çalışmasının verilerini 19 çalışma oluşturmaktadır. Sonuçlar dönüşümcü liderliğin işten ayrılma niyeti üzerindeki etkisinin anlamlı olduğunu göstermiştir (r=-.339). Moderatör analizi sonuçları, endüstrinin bu analiz için anlamlı bir moderatör olmadığını ve bu ilişkinin orduda etki büyüklüğünün diğer endüstrilerden daha yüksek olmadığını göstermiştir.
  • Öğe
    Merkeziyetsiz özerk organizasyonların evrimi ve etkileri
    (Erhan Aydın, 2024) Erkasap, Ahmet
    Merkeziyetsiz Özerk Organizasyonlar (MÖO), blok zinciri teknolojisinin merkeziyetsiz ve değişmez yapısından yararlanarak, karar alma yetkisini merkezi bir hiyerarşi yerine üyeler arasında dağıtarak kurumsal yönetişimi dönüştürmektedir. Bu çalışma, MÖO'ların teknolojik temellerini, yönetişim çerçevelerini ve avantajları yanında zorlukları ve riskleri de verilen iki örnekle ele almaktadır. MÖO'lar şeffaflık, verimlilik ve özerklik gibi önemli faydalar sunarken, aynı zamanda güvenlik açıkları, yasal belirsizlikler ve ölçeklenebilirlik sorunları gibi çeşitli zorluklarla da karşı karşıyadır. The DAO ve Aragon gibi MÖO örneklerinin incelenmesi aracılığıyla, merkezi olmayan yönetişim modellerinin pratik uygulamaları, karşılaşılan riskler ve bu yapıların gelecekteki potansiyelleri detaylı olarak tartışılmaktadır. Çalışma, mevcut sınırlamaları gidermek için sağlam yönetişim mekanizmalarının geliştirilmesi, düzenleyici çerçevenin netleştirilmesi ve teknolojik yeniliklerin sürdürülmesi gerekliliğine vurgu yapmaktadır. MÖO'ların bu sorunların üstesinden gelmesi durumunda, dijital çağda daha kapsayıcı, şeffaf ve etkin karar alma süreçleri sunarak kurumsal yönetişimin geleceğini yeniden şekillendirme potansiyeline sahip olduğu belirtilmektedir.
  • Öğe
    Çeviklik ve rekabet avantajı ilişkisinde işletme büyüklüğünün etkisi
    (Nişantaşı Üniversitesi, 2024) Uzunlu, Murat; Özdemir, İsmail
    Günümüzün hızla değişen, dinamik ve belirsiz iş dünyasında, işletmelerin pazar koşullarına hızla uyum sağlamaları ve rekabetçi bir üstünlük elde etmeleri, ancak çevik olmaları ile mümkündür. Bu bakımdan çeviklik ve rekabet avantajı arasındaki ilişki araştırmaya değer bir konudur. Bu çalışma, işletmelerde çeviklik ile rekabet avantajı arasındaki ilişkiyi ve işletme büyüklüğünün bu ilişki üzerindeki düzenleyici etkisini araştırmayı amaçlamaktadır. Araştırmaya yönelik veriler, İstanbul ve Kocaeli'nde konuşlu işletmelerde stratejik karar alma süreçlerinde yer alan yönetici pozisyonundaki çalışanlardan anket yoluyla elde edilmiştir. Veri toplama sürecinde öncelikle anket tasarım çalışması yapılmış ve İstanbul Gedik Üniversitesinin Etik Kurul onayı alınmıştır. Toplanan veriler güvenilirlik düzeyi yüksek Cronbach Alpha değerine sahiptir. Toplanan veriler normal dağılım özelliği göstermediğinden, çalışmada parametrik olmayan istatistiksel yöntemler kullanılmıştır. Bulgular çeviklik ile rekabet avantajı arasında orta düzeyde pozitif bir ilişkiye işaret etmektedir (Spearman korelasyon katsayısı: 0.544, p<0.005). İşletme büyüklüğünün bu ilişkide düzenleyici etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Çeviklik ve rekabet avantajı arasındaki ilişki büyük işletmelerde, küçük ve orta ölçekli işletmelere göre daha güçlüdür. Farklı büyüklükteki işletmeler arasında rekabet avantajı açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar tespit edilmiş ancak, çeviklik açısından böyle bir farklılık bulunamamıştır.