Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 686
  • Öğe
    Sağlık sektöründe tıbbi atık ve tıbbi personelin bilgilerinin etkisi
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Abubaker, Mohamed Emhamed; Duru, İzzet Paruğ
    Kendi ürününün bir sonucu olarak sağlık hizmeti sunum sistemi hem bir enfeksiyon kaynağı hem de hastalığın iyileşmesine yardımcı olması amaçlanan kişilere bulaşması için bir araç görevi görür. Sağlık tesisleri çeşitli formlarda bulaşıcı ve zehirli tıbbi atık üretir ve hastalar, sağlık çalışanları, çöp toplayıcıları ve genel halk için önemli bir tehlike oluşturur. Bilindiği üzere hastaneler, klinikler, bakım evleri, laboratuvarlar, veteriner klinikleri ve diğer birçok tesis hasta bakım ve tedavisinin bir parçası olarak çöp oluşturmaktadır. Tıbbi kurumlarda ve bilimsel araştırma enstitülerinde kötü atık yönetimi bir dizi tehlike oluşturabilir. Bu tehlikeler, işlenen çöpün türüne bağlıdır. AIDS ve hepatit C, enfekte keskin cisimlerin neden olduğu yaralar veya göz zarlarını alevlendiren enfeksiyöz döküntüler yoluyla bulaşabilir ve bunlar en ciddi tehlikelerdir. Kan örneği alındıktan sonra sekiz gün boyunca karaciğer enfeksiyonu enjeksiyonun içinde bulaşıcıdır, bu nedenle Tıbbi atıktaki kontamine iğne batması enfeksiyonun yayılması muhtemeldir. Uluslararası kuruluşlar ve onların uzman ağları da dahil olmak üzere elimizdeki birçok kaynağı kullanarak mevcut durumun derinlemesine incelenmesine dayalı tıbbi atık yönetimine yeni bir yaklaşım önermek amacıyla buradayız.
  • Öğe
    İnsan kemik iliği hematopoetik kök hücrelerinin yaşa bağlı incelenmesi ve KNN ile sınıflandırılması
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Şimşek, Muhammet Burak; Dinçer, Şerife Esra
    İnsanlardaki hematopoetik sistemde yaşa bağlı bir değişim ve bu değişime bağlı olarak kök hücrelerde gen ekspresyon regülasyonu gözlemlenmektedir. Kök hücrelerin bilimsel olarak incelenmesi istatistiksel yöntemler ve çeşitli algoritmalar kullanılarak yapılmaktadır. Yaşlı insan hematopoetik sisteminin özelliklerinin anlaşılması ve değerlendirilmesi programlama ve algoritmalar ile sağlanmaktadır. Bu araştırmada yaş artışı ile birlikte hematopoetik kök hücre (HKH) ekspresyonlarının farklı yaş gruplarında hangi seviyelerde görüldüğü istatistiksel hipotez testi ile incelenmiştir. Araştırma kapsamında yaşlı insan HKH'si miyeloid yanlılığın görüldüğünün ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Bu çalışma sürecinde yaşlı, orta yaşlı ve gençlerin oluşturduğu 27 insan örneklemine ait 50.000 kemik iliği kök hücre örneği kullanılmıştır. Yaşa bağlı olabilecek hematopoetik fonksiyon bozukluğu göstermeye yatkın hematopoetik kök hücreler ve diğer progenitör popülasyonlar NCBI veri tabanından sağlanan veri seti, R programlama ile analiz edilmiştir. Yaşa bağlı insan hematopoetik kök hücrelerinde ekspresyon seviyelerinin değişimi ANOVA ile test edilmiştir. Yaş grupları arasında ekspresyon sevilesinde istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olduğu (p < 0,05) saptanmıştır. İstatistiksel olarak anlamlı örneklem üzerinde, Benjamini Hochberg yöntemi ve GOrilla analiziyle veri seti zenginleştirilmiştir. Ekspresyon sevisinde orta yaş grubuna ait farklı regülasyon durumu miyeloid ve lenfoid yanlılık gösteren hücre popülasyonlarında K-en yakın komşu algoritması kullanılarak sınıflandırılmıştır. Örnekleme ait gen ekspresyon ifadelerinin, orta yaşlı bireylerde genç popülasyona göre miyeloid yanlılık gösterdiği ve lenfoid yönelimlerinin daha zayıf kaldığı tespit edilmiştir. Makine öğrenmesi algoritması ile regülasyon durumlarına göre sınıflandırılan hematopoetik kök hücrelerinin orta yaşlı gruba ait ekspresyon seviyesinde istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Sosyal medyadaki nefret söylemi içeren yayınların tespitinde yapay zeka temelli makine öğrenmesi algoritmalarının performans değerlendirmesi
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Turgut, Kadir; Yerden, Aytaç Uğur
    Sosyal medya üzerindeki nefret söylemi tespiti, insanlar ve topluluklar üzerinde olumsuz etkileri önlemek ve bu tür içerikleri kaldırmak için büyük öneme sahiptir. Ancak nefret söylemi tespiti, dilbilimsel ve kültürel çeşitlilik nedeniyle karmaşık ve zorlu bir süreçtir. Bu nedenle, güçlü ve etkili makine öğrenmesi algoritmaları geliştirmek önemlidir. Geleneksel yöntemlerle bu tür içeriklerin tespiti zaman alıcı ve maliyetli olabileceğinden, yapay zeka temelli makine öğrenmesi algoritmalarının bu konuda büyük bir potansiyel taşıdığı belirtilmektedir. Bu çalışmanın amacı, sosyal medyadaki nefret söylemi içeren yayınların tespitinde kullanılan yapay zeka temelli makine öğrenmesi algoritmalarının performansını değerlendirmektir. Çalışma, sosyal medya platformlarında nefret söylemini tespit etme ve yönetme sorununa odaklanmaktadır. Bu çalışmada, farklı algoritmaların performanslarını karşılaştıracak ve en uygun yöntemleri belirleyecektir. Ayrıca, veri kümesi ve özellik çıkarımı yöntemlerinin algoritma performansı üzerindeki etkileri analiz edilecektir. Algoritmalar genellikle doğal dil işleme tekniklerine dayanır ve metinlerdeki özellikleri öğrenerek nefret söylemini tespit etmeye çalışır. Bu algoritmaların performansı, dil, kültür, kullandıkları öznitelikler ve eğitim veri kümesi gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir, bu nedenle kapsamlı bir analiz gereklidir. Araştırmada, nefret söylemi tespitinde kullanılan algoritmaların performansı, veri kümesi ve özellik çıkarımı yöntemleriyle karşılaştırılmıştır. Bu süreçte algoritmaların dil ve kültürlerarası etkinliği, özellik seçimi ve temsilini, yanlış pozitif ve yanlış negatif oranlarını ve genel doğruluklarını analiz edilecektir. Bu çalışma, algoritmaların yanlış pozitif ve yanlış negatif oranlarını düşürmek için sürekli iyileştirme ve optimizasyon çalışmalarının önemini vurgulamaktadır. Çalışmada, algoritmaların dil ve kültürlerarası etkinliği, özellik seçimi ve temsilini, yanlış pozitif ve yanlış negatif oranlarını ve genel doğruluklarını analiz edilecek ve bu analiz, nefret söylemi tespiti için en uygun ve etkili yöntemleri belirlemeye yardımcı olacaktır. Sonuç olarak bu çalışma nefret söyleminin yayılmasını önlemek ve sosyal medya ortamlarını daha güvenli hale getirmek için önemli bir adım olarak görülebilir.
  • Öğe
    Askeri araç tespitinde yolo yapay zeka uygulaması ile renk tonu doygunluğu değeri (HSV) yönteminin karşılaştırılması
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Gündüz, Serkan; Dinçer, Şerife Esra
    Günümüzün yükselen trentlerinden yapay zekanın yanısıra tüm sektörlerde olduğu gibi askeri alanda da İHA kullanımı hızla artmaktadır. Ayrıca yapay zeka ve insansız hava araçları, orman yangınlarının başlangıç aşamasında tespiti, sınır kaçakçılığı, düzensiz göçmenlerin tespiti içinde sıkça tercih edilmeye başlanmıştır. Bilinirliğine paralel olarak yapay zekâ teknolojisi gelişmekte olan bir alandır. Birçok alanda yaygın olarak kullanılmaktadır. İnsan hatalarını en aza indirdiği ve daha uygun maliyetli olduğu için bu teknolojiye olan talep günden güne artmaktadır. Ortaya çıkan ürünün artan talebi ile ilgili bilimsel çalışmalar olmasına rağmen, arama yapıldığında tespit ve takip sistemleri ile ilgili çok fazla çalışma bulunmamaktadır. Bu tezin önceki çalışmalardan ayrılan en önemli özelliği hedefin tanımlanması sırasında veri setlerinden yararlanılmasıdır. Önceki çalışmalarda araç takibi yapılacaksa hedef boy ve en ölçüleri ayarlanarak bir dikdörtgen olarak tanımlanmış ve takibi bu şeklinde yapılmıştır. Bu çalışmalarda araç tespiti mümkün ancak sivil ve askeri araç ayırımı mümkün değildir. Tez çalışmasında ise olası hedefin İHA tarafından imha edilecek olması sebebiyle sivil araç ile düşman askeri araçların birbirinden ayrılması gerekmektedir. Çok yukarılardan bakıldığında bile askeri araçların seçilebileceği eğitilmiş bir algoritma ile hedef tespiti planlanmaktadır. Çalışma sonunda ikinci kullanıcaya sunulabilecek ticari bir ürün olarak askeri araç tespit edebilen "Ağırlık Dosyalarının" üretimi hedeflenmektedir. Hedeflerin tespiti ve sınıflandırmasında hazır eğitilmiş veri setleri üzerinden çalışan Yolov7 ve Yolov8 Algoritması tercih edilmiştir. Hız ve kesinlik açısından gelenekselleşmiş görü sistemlerine göre yüksek performans ve verim elde edilebilen bu yöntem ile hedef tanıma ve tespiti sağlanmaya çalışılmıştır. Bu tezin amacı, bu araştırma alanına katkıda bulunmak için, istenilen askeri hedefi tespit edebilen etkili bir insansız hava aracı üretmenin yanı sıra hedefi tespit edebilecek en etkili görüntü işleme yöntemini bulabilmek için HSV (Renk Doygunluğu Değeri) ile yolo'nun karşılaştırılması amaçlanmıştır . Tez sonunda görüntü işleme donanımlarına sahip bir insansız hava aracı ve özgün bir ağırlık dosyası üretılmesi planlanmaktadır.
  • Öğe
    Kredi kartı dolandırıcılık tespitinde makine öğrenme algoritmalarının karşılaştırmalı analizi
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Çilburunoğlu, Kemal; Dinçer, Şerife Esra
    Finansal sektörün hızla büyümesi ve dijital işlemlerin yaygınlaşması dolandırıcılık faaliyetlerinin artmasına yol açmış ve dolayısıyla dolandırıcılığı tespit etme yöntemlerinin geliştirilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu tez kredi kartı dolandırıcılığını tespit etmek için çeşitli makine öğrenimi ve derin öğrenme tekniklerinin etkinliğini incelemeyi amaçlamaktadır. Lojistik Regresyon, Destek Vektör Makineleri (SVM), Karar Ağaçları, Rastgele Orman ve Yapay Sinir Ağları (ANN) yöntemleri kullanılmıştır. Veri kümesi Worldline ve Brüksel Libre Üniversitesi (ULB) işbirliği ile toplanmıştır. 284,807 işlem içeren veri kümesinde dolandırıcılık işlemleri toplam işlemlerin %0.172'sine denk gelmektedir. Bu dengesizlik, veri kümesinin yapısını vurgulamaktadır. Lojistik Regresyon ve Destek Vektör Makineleri %95 doğruluk oranları elde etmiştir. Karar Ağaçları ve Rastgele Orman %98 ve %97 doğruluk oranları ile yüksek performans sergilemektedir. Yapay Sinir Ağları (ANN) %100 doğruluk oranı ile öne çıkmaktadır. Modellerin avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Eğitim süresi, karmaşıklık, anlaşılabilirlik gibi faktörler göz önünde bulundurulmalıdır. Yanlış pozitif ve negatif oranlarının dengelemesi de modelin pratik kullanımını ve maliyetini etkileyebilmektedir. Sonuç olarak bu çalışma kredi kartı dolandırıcılığını tespit etmek için makine öğrenimi ve derin öğrenme modellerini incelemiş olup Karar Ağaçları ve Random Forest gibi modellerin yüksek doğruluk oranı ve dengeli sonuçlar elde etmesiyle literatüre yeni bir katkı sunmaktadır. Farklı algoritmaların farklı performanslar sergilediği gözlemlenmiş ve model seçiminin algoritmanın özelliklerine ve veri kümesine bağlı olarak yapılması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu çalışma finansal kurumların maliyet tasarrufu sağlamasına ve güvenli alışveriş deneyimleri sunmasına katkı sağlayacaktır.
  • Öğe
    Evrişimli sinir ağları (ESA) ile beyin tümörü tespiti
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Gülsoy, Ali; Dinçer, Şerife Esra; Gündoğan Türker, Çiğdem
    Beyin tümörü beyindeki hücrelerin anormal sayıda çoğalmasıdır. Beyin tümörü tespitinde görüntüleme teknikleri arasında gösterilen Manyetik Rezonans (MR) başvurulan en iyi yöntemdir. Beyin tümörlerinin erken, hızlı ve doğru teşhis edilmesi tedavi sürecindeki en önemli etkenler arasındadır. Son yıllarda tedavi sürecinin başlangıcı olan teşhis aşamasında yardımcı olabilmek amacıyla sağlık alanında yapay zekâ uygulamaları kullanılmaya başlanmıştır. Bu uygulamalarda kullanılan derin öğrenme tekniklerinden biri olan Evrişimli Sinir Ağları (ESA) ve MR görüntüleri ile sınıflandırma işleminde yaygın olarak kullanılmaktadır. Sunulan tez çalışmasında beyin tümörlerinin sınıflandırılması için Evrişimli Sinir Ağları arasında gösterilen VGG 16, VGG 19 ve ResNet152V2 modelleri kullanılmıştır. Sınıflandırmada beyin tümörü türleri; glioma, meningioma, pituitary (beyin tümörü türleri) ve tümörsüz veri setleri olarak 4 sınıfa ayrılmıştır. Yapılan çalışmanın performansını değerlendirmek için doğruluk, kesinlik, hassasiyet ve F1 skoru (kesinlik ve hassasiyet değerlerinin harmonik ortalaması) değerlendirilmiştir. Çalışılan yöntem Evrişimli Sinir Ağları modeli ile beyin tümörlerinin daha etkin ve hızlı tespiti amaçlanmıştır.
  • Öğe
    Otonom kara araçları için insansız hava aracı ile negatif engel tespit metodu
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Gül, Sertaç; Sarıkahya, Ahmet
    Yapay zekâ teknolojileri tüm dünyada gün geçtikçe daha fazla yer edinmektedir. Sağlıktan uzay teknolojilerine kadar çok geniş bir alanda etkinlik gösteren yapay zekâ çalışmaları, insan hayatını kolaylaştırmasının yanı sıra gelecekteki yaşam faktörlerini değiştirecek yenilikler sağlamaktadır. Askeri, lojistik, ulaşım gibi pek çok farklı alanda faaliyet gösterecek otonom araç sistem projeleri de yapay zekâ çalışmalarının başında gelmektedir. Bu tezde askeri maksatlı otonom araç sistemlerinin geliştirilmesinde karşılaşılan en önemli sorunlardan olan negatif engel tespit yöntemleri üzerine kurulan metodolojik çalışma anlatılacaktır. Otonom araçların kullandıkları yollar orta ve yüksek irtifada seyir halindeki döner kanatlı insansız hava aracı aracılığıyla sık periyotlarda haritalandırılacak, engeller tespit edilecek ve tespit edilen tüm engeller aracın veri havuzunda toplanacaktır. Toplanan veriler teşhis edilecek, sınıflandırılacak ve önceliklendirilecektir. İnsansız hava aracının etkinliğinin stabil kalması için otonom araç üzerindeki platforma otonom iniş ve kalkışı modellenecektir. Kurulan Yapay Sinir Ağı algoritması ile makine öğrenmesi gerçekleştirilecektir. Böylelikle otonom araç ile insansız hava aracı arasındaki etkileşimden ötürü otonom araç, negatif engellere takılmadan ilerlemeye devam edecektir. Bu çalışmada sistem mimarisinin nasıl kurulacağı, kurulan mimarinin ve makine öğrenmesinin başarı oranı kurulan model ile anlatılmaya çalışılacaktır.
  • Öğe
    Yapay zekâ destekli makine öğrenmesi algoritmaları ile eğitsel veri madenciliği alanında öğrenci akademik performanslarının tahmin edilmesi
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Bingül, Fatih; Yerden, Aytaç Uğur
    Eğitim her kültürde ve her dönemde tüm toplumların en çok önem verdiği ve üzerinde durduğu, gözardı edilemeyecek kadar en temel gerçeklerden ve kurallardan biri olarak görülmüştür. Yazının ortaya çıkışından, içinde bulunduğumuz döneme kadar yaşanılan binlerce yıllık süreçte milyonlarca biçim ve format değişikliğine maruz kalmıştır. Eğitim, bütün bu yaşanılan süreçlerde toplumları, kültürleri biçimlendiren, etkileyen ve ayakta durmasını sağlayan devamlı değişime, gelişime rehber olan ve kendi içinde dinamiğini kaybetmeyen bir olgudur. Tüm dünyada eğitim sistemlerinin ve formatlarının devamlı değişikliğe uğrayarak dinamik bir şekilde büyümesi, eğitim kalitesinin milletleri ve bu milletlerin içinde bulunduğu toplumu her alanda etkilemesi ve bilgili bir toplumun ortaya çıkması ancak kaliteli bir eğitimle mümkündür. Bu tez çalışmasında EVM kapsamında makine öğrenmesi algoritması kullanılarak öznitelikler çıkarılarak öğrencilerin akademik performansını etkileyen faktörlerin neler olduğu ve öğrencilerin akademik dönem sonu notları tahmin edilmiştir. Bu tez çalışmasında beş farklı makine öğrenmesi algoritması kullanılmıştır bunlar RF, KA, KNN, SVM ve NB'dir. Tahminleme işlemlerinde ikili sınıflandırma ve çoklu sınıflandırma işlemleri yapılmış her iki sınıflama yönteminde de sırasıyla 0,97 ve 0,93 başarı oranı ile Random Forest (RF) algoritması en yüksek başarı tahminle oranını vermiştir.
  • Öğe
    Kripto paraların kullanımına ilişkin banka çalışanlarının algısı: Kocaeli örneği
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2022) Yeşil, Adem; Bozoklu, Ümit
    Teknolojik gelişme ve dijitalleşme ile birlikte kripto para diye tabir edilen dijital paralarla karşılaşan dünya bu paraları tanımaya çalışmaktadır. Kripto paraların geleneksel paraların yerini alacağı iddia edilmektedir. Hızla dijitalleşen dünyada ticaret de dijitalleşmektedir. Elektronik ticaretin artışı ile birlikte mevcut ödeme yöntemleri de değişmeye başlamış, çek veya nakit yerine kredi kartları ile ödeme yöntemi yaygınlaşmıştır. Kağıt para kullanım oranı azalmış ve her geçen yıl kullanımı daha da azalmaktadır. Teknolojik ilerlemelerle beraber bu dönüşüm son yıllarda hızlanmıştır. Bu değişim ve dönüşümün sonucu olarak şifreli üretilen kripto paralar ortaya çıkmıştır. Sanal para olarak adlandırılan bu paralar geleneksel paralara alternatif olmaya başlamıştır. Bu nedenle de önemi daha çok artmıştır. Kripto paraların artan önemini gören ülkelerin yöneticileri konu hakkında yönetmelikler, kanunlar çıkarmaya başlamış ve hatta kripto para basma noktasında adımlar atmaya başlamışlardır. Bununla birlikte kripto paraların bir para birimi olmadığını ve spekülatif bir varlık olduğundan bahseden önemli bir literatürde söz konusudur. Çalışmanın birinci bölümünde geleneksel paralar ve kripto paralar ele alınmıştır. İkinci bölümünde Türkiye'de, Dünyada ödeme sistemleri ve ödeme araçları anlatılmıştır. Kripto paraların ödeme sistemi olarak kullanılabilirliği, kripto paraların dünyada ve Türkiye'de kullanım durumu, kripto paraların işlem platformları ve kripto paraların geleceğine ilişkin öngörüler açıklanmıştır. Uygulama kısmında ise kripto paraların ödeme aracı olabilmesine yönelik banka çalışanlarının görüşlerini incelemek amacıyla bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir. Anket çalışması 2022 yılı Ocak ayında Kocaeli ili İzmit ilçesindeki bankalarda görev yapan 243 gönüllü çalışan üzerinde yapılmıştır. Anketlerden elde edilen veriler bilgisayar ortamında SPSS 22.0 istatistik programı aracılığı ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda; banka çalışanlarının kripto para kullanımına yönelik tutumları, kripto paraya güvenleri ve kripto paranın ticarette kullanımına (genel) yönelik görüşleri orta düzeyde iken kripto paranın ticarette kullanılabilirliğine yönelik görüşlerinin yüksek düzeyde olumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Banka çalışanlarının tanımlayıcı özelliklerinden aylık gelir düzeyi dışında kalan, cinsiyet, yaş, eğitim durumu ve online alışveriş yapma sıklıklarına göre kripto paranın ticarette kullanımına yönelik görüşlerinde istatistiksel olarak farklılaşmaların olduğu belirlenmiştir.
  • Öğe
    Modern İpek Yolu: bir Kuşak Bir Yol Projesi çerçevesinde Türkiye'nin dış ticareti üzerine değerlendirme
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2022) Dilli, Senem; Bozoklu, Ümit
    Tarihi İpek Yolu projesinin güzergâh ülkelerine ekonomik, politik ve kültürel etkileri referans alınarak modernize edilmiş ipek yolu projesi 2013 yılında Çin Halk Cumhuriyeti tarafından "One Belt One Road'' adıyla duyurulmuştur. Modern İpek Yolu projesi Asya, Afrika ve Avrupa'yı demir yolları, petrol boru hatları, doğal gaz boru hatları, limanlar ile karayolu, denizyolu ve ekonomi koridorları ile birbirine bağlayacaktır. Bu bağlantı ekonomik, politik ve kültürel açıdan olumlu sonuçlar doğuracaktır. Proje kısa vadede Doğu-Batı ticaretine canlılık kazandırmayı, ulaşımdaki engelleri kaldırmayı ve ülkeler arası artan diyalog ile daha fazla işbirliği, yatırım fırsatları vaad etmektedir. Uzun vadede Kuşak Yol sayesinde ülkelerin ihracat yapabilme kapasiteleri artacak ve yeni pazarlara ulaşmak eskiye nazaran daha kolay olacaktır. Projenin en önemli tarafların biri Türkiye'dir. Bulunduğu konum itibariyle Türkiye'nin desteği projeye dâhil oluşu Çin ve Kuşak Yol için çok önemlidir. Projede planlanan Orta Koridor hattında yer alan Türkiye projeye destek veren ülkelerden biridir. Projeye karşı duruşunu resmileştirmek adına Çin ile Türkiye arasında işbirliği anlaşmaları imzalanmıştır. Türkiye'nin Kuşak Yol'dan beklentisi Çin ve projeye taraf olan diğer ülkeler ile olan dış ticaret hacmini arttırmaktır. Bu çalışmada Kuşak Yol Projesi ve projenin Türkiye'nin dış ticareti üzerine etkisi değerlendirilecektir.
  • Öğe
    Katılım bankacılığı çalışanlarının yatırım kararlarının davranışsal finans yönünden incelenmesi
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Taşdelen, Ahmet; Güvel, Enver Alper
    Katılım bankacılığı, faizsiz bankacılık işlemleri ve dini hassasiyete sahip olan kişilerin tercih edebileceği birçok uygulamayı gerçekleştirmektedir. Faizsiz banka işlemlerinin yanı sıra, geleneksel bankaların yaptığı birçok işlemi, yine faiz hassasiyeti kapsamında yapabilmektedir. Katılım bankacılığı müşterilerinin bu bankaları tercih etmesinde asıl faktörün dini hassasiyet olduğu belirtilebilmektedir. Bunun yanı sıra davranışsal finans açısından katılım bankası çalışanlarının yatırım kararlarında belirli faktörlerinin etkili olabileceği ifade edilebilir. Özellikle de sosyo-demografik faktörlerin önemli bir etken olabileceği, araştırma kapsamında ve literatürde yapılmış birçok çalışma kapsamında da değerlendirilmektedir. 'Davranışsal finans' yaklaşımı, klasik finans yaklaşımında öne çıkan risk ve kazanç unsurlarının yanı sıra, psikolojik unsurların da önemli olduğu finans yaklaşımı olarak değerlendirilmektedir.
  • Öğe
    Korumacılık politikaları ve serbest ticaret anlaşmaları'nın küresel ticarete etkileri
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Arslan, Ethem; Alkin, Kerem
    Korumacılık ve serbest ticaret politikalarının dünya ticaretinin boyutu ve kapsamı üzerinde önemli etkileri vardır. Ülkelerin kendi ekonomilerini ve kırılgan sektörlerini korumak için dış ticareti kısıtlamak adına aldıkları önlemler ile bunun tam karşısında ticaret engellerini kaldırarak, diğer ülkelerle aralarındaki ticareti kolaylaştırmayı amaçlayan politikalar uygulamalarının küresel ticaret hacmini ve ülkelerin milli gelir düzeylerini nasıl etkilediği konusu önemli bir tartışma alanıdır. Bu çalışmada bu tartışmalı alandaki konular kavramsal olarak ele alınmış ve konu kapsamlı bir literatür incelemesi ile desteklenmiştir. Bu tartışmaya katkı sağlama adına ABD özelinde korumacı Politikalarının ve Serbest Ticaret Anlaşmalarının (STA) küresel ticarete etkisi analiz edilmiştir. Bu çalışma ayrıca, Dünya ticaret Örgütü başarısızlıklarının ve Linder hipotezinin STA gelişimindeki rolünü incelemektedir. İthalatta ve ihracattaki kazançlarını optimum seviyede arttırmak ve korumak adına ekonomik entegrasyonunun önemine de işaret etmektedir. Çalışmanın uygulama bölümünde ise ABD örneği üzerinden panel çekim modeli test edilmiştir. 2000-2019 dönemi için ABD'nin ticaret hacmi olarak en çok dış ticaret yaptığı ve/veya serbest ticaret anlaşması akdettiği toplam 43 ülke üzerinden panel çekim modeli kurulmuştur. Rassal etkiler modeli yaklaşımının uygulandığı panel regresyon analizleri EGLS (yatay kesit ağırlıklı) yöntemiyle Eviews 12 ekonometri programı üzerinden gerçekleştirilmiş olup, söz konusu dönem için panel çekim modeli doğrulanmıştır. Sonuç olarak, korumacı politikaların ülkeler arasındaki ticaret hacminin azalttığı ve STA'ların ise korumacı politikaların etkisini azalttığı ve imzalayan ülkeler arasındaki ekonomik faaliyetleri iyileştirdiği, Dünya Ticaret örgütü başarısızlıklarının ülkeleri STA oluşumuna yönelttiği ve Linder hipotezinin STA oluşumunu desteklemediği tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Türkiye'nin tarımdaki yapısal dönüşümü: Brezilya ve Hollanda örnekleri ile karşılaştırma
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2019) Özer, Gökhan; Şişman, Mehmet
    Tarım, insanoğlunun yaşamını sürdürebilmesi için ihtiyaç duyduğu beslenme ihtiyacını karşılamakla birlikte, günümüzde ekonominin de can damarlarından birisini oluşturmaktadır. Endüstri Devrimi ile birlikte Batı'dan başlayarak dünya geneline yayılan yapısal dönüşüm süreci, tarımın ekonomideki birincil konumunu zamanla değişime uğratmıştır. Bu değişim bazı ülkelerde yapısal dönüşüm ve dış ticaret teorilerine göre uygulanmış ve başarıya ulaşmışken, Türkiye'nin de içinde bulunduğu birçok ülkede plansız ve kontrolsüz şekilde gelişmiş ve başarıya ulaşamamıştır. Bu yapısal dönüşümü başarı ile uygulayarak, günümüzde tarımsal ürünlerin üretimi ve ihracatı bakımından dünyada sırasıyla ikinci ve dördüncü durumda bulunan Hollanda ve Brezilya'nın bu süreci nasıl gerçekleştirdiği, bu doğrultuda Türkiye'nin bundan sonraki süreçte benzer başarıya ulaşabilmek için neler yapması gerektiği analiz edilecektir. Bu bağlamda iki ana faktör ön plana çıkarılacaktır; birincisi yapısal dönüşüm teorileri kapsamında Türkiye'deki tarım sektörünün faktör verimliliğini arttırabilecek etkenlerin bulunması ve ikincisi ise bu yolla ortaya çıkacak olan ihtiyaç fazlası ürünlerin uluslararası ticaret teorilerine uygun olarak dünya pazarına nasıl sokulacağının belirlenmesine yönelik olacaktır. Yapısal dönüşüm çerçevesinde analiz edildiğinde Türkiye, üretiminde ve ihracatında dünya lideri olduğu fındık gibi en önemli tarımsal ürünün üretim verimliliğinde ancak beşinci sırada yer almaktadır. Benzer durum ekilebilir tarımsal arazisinin % 45'ine yakın alanını kaplayan buğday üretimi için de geçerlidir; Türkiye, 2017 yılı itibari ile buğdayın üretim verimliliğinde lider olan Fransa'nın hektar (ha) başına 1/3'kadarını üreterek dünyada ancak dokuzuncu sırada yer alabilmektedir. Bu sebepten dolayı ürettiği ürünü ihraç etmek bir yana içerideki ihtiyacı dahi karşılayacak durumda olamamakta ve ithalat yoluna başvurmaktadır. Tarımsal dış ticaret bağlamında ise Türkiye başta üretim verimliliğindeki zayıflığı olmak üzere birçok eksikliğinden dolayı rekabet dezavantajına sahiptir. Türkiye'nin tarımsal alanda rekabet etmek durumunda olduğu ülkeler akıllı ve robotik tarım gibi teknolojiler ile üretim yaparken, Türkiye bu kavramlar ile daha yeni tanışır durumdadır. Türkiye'de tarımsal ürünler çoğu çiftçi için geçimlik bir araç olarak kullanılırken, tarım alanında önde gelen Brezilya ve Hollanda gibi birçok ülkede büyük tarımsal işletmeler ya da kooperatifler aracılığı ile cari fazlası oluşturan bir sektör durumundadır. Bu çalışmada, XV. Yüzyıldan başlayarak Türkiye, Brezilya ve Hollanda'nın tarımsal alandaki yapısal dönüşümleri analiz edilecek ve bu bağlamda tarihsel gelişimleri, işletme ölçekleri, Ar-Ge yatırımları, inovasyonun lokomotif kurumları, toplam faktör verimlilikleri ve uluslararası ticaret etkinlikleri uluslararası ticaret teorileri kapsamında karşılaştırılmaktadır. Çalışmanın sonuç bölümünde, Türkiye'nin önde gelen tarımsal ürün ihracatçısı ülkeler arasına katılabilmesi için devletin öncülüğünde tarımsal yüksekokullar, üniversiteler ve araştırma merkezleri açılarak sektörel eğitim düzeyinin yükseltilmesi ve bu yolla tarımsal üretim verimliliğinin arttırılması gerekmekte olduğu vurgulanmaktadır. Bununla birlikte daha önce yapılan akademik çalışmalar ve testler sonucu Ar-Ge yatırımlarının tarımsal üretim verimliliğini arttırmaktaki en önemli etken olduğu ortaya konmuştur. Bundan dolayı var olan Ar-Ge merkezleri iyileştirilmeli ve bu lokomotif kurumlarda çalışan araştırmacıların nitelikli olanlar ile güçlendirilmesi gerekmektedir. Eğitim kurumları/araştırma merkezleri, kamu ve özel sektör arasındaki bağ sıkılaştırılarak koordinasyonu iyileştirilmeli ve ilk iki kurumun üçüncü kurumun üretim verimliliğinin arttırılması ve yeni ürünler bulunması için çalışmalar yapması gerekmektedir. Brezilya ve Hollanda ile karşılaştırıldığında Türkiye'deki tarımsal özel sektörün Ar-Ge yatırımlarının çok kısıtlı olduğu gözlenmektedir ki tarımsal üretim verimliliğine en fazla katkı sağlayabilecek Ar-Ge çalışmaları, ihtiyaçlarını en iyi bilen özel sektör tarafından yapılabilecektir. Bu sebepten dolayı kamunun teşvik oranlarını arttırarak özel sektörü desteklemesi gerekmekte olduğu ortaya çıkan diğer bir sonuçtur. Ortaya çıkacak olan üretim verimliliği artışından dolayı ulusal ve uluslararası firmaların Türkiye'deki tarım sektörüne yatırım yaparak kâr etme fırsatını görmesi tarımsal işletme ölçeklerinin büyümesine imkân sağlayacaktır ki bunun sonucu olarak da üretim çıktısı artacaktır. Ortaya çıkacak olan bu üretim fazlalığı için uluslararası yeni pazarlar bulunması gerekecek ve ihracat rakamları artabilecektir. Bu noktada en önemli olan mesele ise maliyeti düşürülerek üretim verimliliği arttırılacak olan ürünlerin faktör zenginliği ve uluslararası piyasalarda rekabet üstünlüğüne sahip olan ürünler arasında olmasıdır. Ayrıca, uluslararası alanda tarımsal ürün ihtiyaçlarının hedef bölge ve ülkelere göre özel kurulacak olan araştırma ekipleri tarafından araştırılarak belirlenmesi ve bu bağlamda özel tarımsal ürünlerin geliştirilerek ihraç edilmesi dış ticaret hadlerinin arttırılmasına katkı sağlayabilecektir.
  • Öğe
    Sınai mülkiyet ihracatının alt yapısı olarak teknoloji standartları ve esas patentleri (SEP)
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Özdemir, Hasan; Yılmazcan, Osman
    Araştırmada, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasının bir yöntemi olarak kristalize olmuş sermaye biçimindeki sınai mülkiyet haklarının; ithalat ve ihracatı yanı sıra yüksek teknoloji ekosisteminin teknik alt yapısını oluşturacak uluslararası teknoloji standartları ile standarda esas patentler konusunun kavramsal olarak ele alınması ve bu alandaki ekonomik ve hukuki bilgi eksikliğinin giderilmesine katkı sunulması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, uluslararası teknoloji standardı (UTS) ve standardın uygulanabilmesi için kullanımı zorunlu tekniği sınai mülkiyet tekeli olarak koruyan standarda esas patent (SEP) ekosistemi ele alınmıştır. Bu ekosistemin kurucu aktörü olan standart sabitleme organizasyonları (SSO'lar) ile söz konusu SEP'lerin FRAND lisanslama ekosistemi incelenmiştir. Araştırmanın veri toplama yöntemi literatür taramasıdır. Bu kapsamda araştırma konusuyla ilgili olarak kitaplar, dergiler, gazeteler, tezler, ulusal ve uluslararası bilimsel makaleler, bildiriler, içtihat oluşturmuş bazı dava örnekleri, idari kararlar taranmıştır. Elde edilen bulgu ve veriler SWOT yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırmanın sonuçları, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasını istikrarlı bir biçimde sürdürebilmesi için bazı alanlarda yüksek teknoloji ekosistemi oluşturmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bunun için daha fazla yabancı sermaye sağlanması ve Ar-Ge yatırımlarının katlanarak artırılması gerekmektedir. Ulusal kaynakların yüksek teknoloji alanlarına ve Ar-Ge yatırımlarına yönlendirilmesi sonucunda UTS ve SEP ekosisteminin uluslararası arenasında güçlü konuma gelinebilecektir.
  • Öğe
    Lojistik performansının uluslararası ticarete etkisi: Türkiye örneği
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2022) Durak, Özden; Bozoklu, Ümit
    Globalleşen dünyada ticaret üzerindeki gelişen ve yeniliklerin etkisini yüksek oranda lojistik sektörüne de yansıdığını görmekteyiz. Lojistik sektörünün tüm sektörler ile etkileşim halinde bağlantısı olan firmaların rekabet üstünlüğü sağlayarak pazar payının arttırılmasına olanak sağlamaktadır. Lojistik globalleşmenin oluşturduğu rekabet ortamı ile uluslararası ticaretin önemli noktalarından biri haline gelerek ticareti kolaylaştırması ile uluslararası lojistiğin ticaret hacmini büyüterek iktisadi alanda büyümesinin oranı içe çokça tartışma noktaları haline gelmiştir. Ülkemizin sektörde lojistik performans durum incelemesinin içerisinde mevcut olan yapısal artılara ve eksilere dikkat çekilerek ve gelecek döneme yönelik tahminler oluşturularak öneri noktalarına değinilmiştir. İlgili çalışmada lojistik, lojistik kavramları, Türkiye ve Dünya üzerinde lojistik performans endeksleri, Türkiye'nin lojistik performansının uluslararası ticaretteki etkisi incelenmesi ile, ülkemizde lojistik sektörüne ait mevcut durumu hakkında sonuçlar verilmiştir. İlgili durum ile Dünya ve Türkiye nezdinde lojistik hizmetine ait durumları ve süreçleri anlatılarak, uluslararası ticaret üzerinde etkilileri anlatılmıştır.
  • Öğe
    COVİD-19 pandemisinin Türkiye'deki dış ticaret sermaye şirketlerinin finansal performansına etkisi; Panel veri uygulaması
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2023) Baysal, Yusuf Volkan; Güvel, Enver Alper
    12 Aralık 2019 tarihinde Çin'in Hubei eyaletinin Wuhan kentinde ilk kez tespit edilen Covid-19 virüsü 2019 Aralık ayı sonuna gelindiğinde tüm dünyada etkisini göstererek çeşitli kısıtlamalara neden oluştur. Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11 Mart 2020 tarihinde ise küresel pandemi ilan edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütünün pandemi ilanı ile çok kısa sürede hemen hemen bütün ülkeler kısıtlama ve karantina tedbirleri uygulamaya başlamıştır. Covid-19 pandemisi sağlıktan ekonomiye, eğitimden ulaşıma, tarımdan turizme kadar tüm alanlarda olumsuz etkilerini göstermiştir. Finans temelli yaşanan ekonomik krizlerde olduğu gibi sağlık temelli yaşanan Covid-19 pandemi krizi de ülkelerin ekonomilerine olumsuz etkilerini en ağır şekilde hissettirmiştir. Ülkeler başlıca ekonomik göstergeleri içinde yer alan dış ticareti ve buna bağlı olarak ihracatlarını artırmak için çeşitli politikalar uygulamaktadır. Ülkemizde ihracat hacmini artırmak için belirli kriterleri sağlayan şirketlere Dış ticaret Sermaye Şirketi statüsü verilmektedir Yapılan literatür taramalarında ülkemiz ekonomisi için büyük bir değere sahip olan bu özel statülü şirketler için fazla çalışma yapılmadığı gözlemlenmiştir. Çalışmada diğer araştırmalardan farklı olarak Covid-19 pandemisinin Dış Ticaret Sermaye Şirketlerinin finansal performansına etkileri incelenmiştir. 2009 yılı 1. Döneminden 2022 yılı 2. Dönemine kadar 54 çeyrek dönem verilerine ulaşılabilen 15 adet DTSŞ'ine ait finansal verileri kullanılarak analiz yapılmıştır. 15 adet DTSŞ'nin 2009 yılı ilk çeyreğinden 2022 yılı ikinci çeyreğine kadar 54 döneme ait 18 değişkenini kapsayan Türk lirası para birimi verileri kullanılarak hesaplanan 14.580 veri kullanılmıştır. Daha sonra aynı şirketlerin aynı dönemleri ve aynı değişkenleri USD para birimi verileri hesaplanarak analiz edilmiştir. Bu nedenle çalışmada toplam 29.160 adet veri panel veri analizi yöntemi kullanılarak analiz edilmiştir. Aynı değişkenler kullanılarak 5 adet Türk lirası verileri ve 5 adet USD para birimi verileri üzerinden hesaplanan oranlarla toplam 10 model oluşturulmuştur. Her iki para birimi üzerinden oluşturulan 5 modelin bağımlı değişkeni ekonomik rantabilite, Aktif Karlılık ve satışların karlılığını gösteren modellerden elde edilen sonuçlar istatistiksel olarak anlamsız bulunmuştur. Bağımlı değişkenleri net kar/öz kaynak ve Tobin Q olan modeller ise istatistiksel olarak anlamlı ve Covid-19 pandemisi ile pozitif ilişkili bulunmuştur.
  • Öğe
    Türk tekstil sektöründe rekabet stratejileri: İstanbul'daki doğrudan ihracatçı firmaların değerlendirilmesi
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2021) Nesirli, Emin; Kuvvetli Yavaş, Hilal
    Türk tekstil sektörü Türkiye ekonomisinin temel taşlarından bir tanesidir. Türkiye'nin ihracatçı sektörlerinin başında gelen tekstil sektöründe rekabet giderek artmaktadır. Uluslararası arenada Türk tekstil sektörünün yer alabilmesi ve rekabet edebilmesi için rekabet stratejilerinin iyi belirlenmesi büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda, bu tez çalışmasında, rekabet stratejilerinden bahsedilerek, Türk tekstil sektörünün durumu ortaya konulmaktadır. Ayrıca, İstanbul'da doğrudan ihracat yapan seçilen tekstil firmaları üzerine Porter analizi yapılmıştır. Sonuç olarak, tekstil firmalarının rekabet stratejileri açısından ekonomiye sağladığı katkılar göz önünde bulundurulmaktadır.
  • Öğe
    Elektronik ticarette kullanılan ödeme araçları: Türkiye değerlendirmesi
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2021) Karatepe, Hande; Bozoklu, Ümit
    Bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi ve elektronik ticarette (e-ticaret) internetin yaygın olarak kullanılmaya başlanmasıyla beraber elektronik ödeme araçlarına verilen önem gittikçe artmaktadır. Günümüzde tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarının artması ve farklılaşması da bu durumu desteklemektedir. İhtiyaçların hızlı bir şekilde karşılanması ödeme araçlarının kullanım çeşitliliğin artmasına sebep olmuştur. Bu durum e-ticaret hacmini arttırmıştır. Dünyadaki gelişmelere paralel olarak Türkiye'de de e-ticaretin ana mekanizmasını oluşturan ödeme araçlarının sayısında ve kullanımında meydana gelen artışların, e- ticaret hacmini de doğrudan etkilediği görülmüştür. Bu tez çalışmasının amacı; Türkiye'de kullanılan elektronik ödeme araçlarının değerlendirilmesidir. Çalışmada, gelişmiş ve gelişmekte olan diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de e-ticarette kullanılan ödeme araçlarının tercih oranının ve çeşitliliğinin arttığı sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Uluslararası pazarlama açısından çokuluslu şirketler ve kurumsal sosyal sorumluluk olgusunun incelenmesi
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2018) Baktay, Esengül; Karalar, Rıdvan
    Çokuluslu şirketler, uluslararası işletme modellerinden sadece biri olarak 20. yüzyıl sonu ile birlikte hızla artış göstermiş küresel firmalardır. Bazı çokuluslu şirketlerin ticaret hacimlerine bakıldığında, pek çok ülkenin gayrisafi yurtiçi hâsılasından daha büyük tutarda olması, şirketlerin dünya ekonomisi açısından ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Değişen dünya ile birlikte çokuluslu şirketler toplumun önemli bir parçası haline gelmiştir. Şirketlerin eylem ve kararları sadece hissedarlarını değil, diğer paydaş gruplarını da etkilemektedir. Hissedarların ve paydaşlarının gözünde başarılı ve iyi bir yerde olmak isteyen şirketler, kurumlarının da olumlu bir itibara sahip olmasını istemektedir. Bu nedenle çokuluslu şirketlerin varlıklarının devamı ve gelişimi için sosyal sorumluluk uygulamalarını benimsemeleri büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı çokuluslu şirketlerin paydaşlarından biri olan çalışanlara yönelik sosyal sorumluluk algısının çalışanlar üzerindeki etkisini ortaya koymaktır. Çalışma 3 ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde çokuluslu şirketler kavramı, şirketlerin ülkeye giriş yolları incelenmiştir. İkinci bölümde çokuluslu şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri mercek altına alınmıştır. Üçüncü bölümde ise çokuluslu şirketlerin paydaşlarından biri olan çalışanlara yönelik sosyal sorumluluk algısının çalışanlar üzerindeki etkisinin ortaya konulması için anket uygulaması yapılmıştır.
  • Öğe
    Tedarikçi bayi ilişkisinin bayi performansa etkisi: yapı malzemeleri sektöründe lider bir firma örneği
    (İstanbul Gedik Üniversitesi, 2019) Bal, Songül; Uslu, Tuna
    Küresel pazarlardaki en yoğun rekabet konularından biri olan maliyet liderliği ve müşteri değeri yaratmanın bir yolu da tedarik zincirinin etkili yönetimiyle ilgilidir. Başarılı bir tedarik zinciri yönetimi, bütün iş ortaklarına sürdürülebilir rekabet avantajı sağlayabilmektedir. Tedarik zincirinin her bir üyesinin bu süreci işbirliği ile yürütebilmesi uzun dönem hedefler için elzemdir. Bu üyelerden biri olan bayiler, tedarikçi performansı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Özellikle bayilerin gittikçe artan satış ve pazarlama potansiyeli tedarikçinin bayilere olan yaklaşımını değiştirmiştir. Alıcı-tedarikçi ilişkileri kapsamında, tedarikçi-bayi ilişkilerinin özellikleri ve niteliklerinin performans üzerinde olumlu etkileri fark edilmiştir. Yapılan çalışmalar, tedarikçi bayi ilişkilerini etkileyen birçok unsur bulunduğunu ve unsurların karşılıklı olarak performans göstergeleri üzerinde anlamlı etkisi olduğunu belirtmiştir. Özellikle, ilişkisel unsurların işletmelerin başarısına olan katkısının göz önüne alındığında bu ilişkilerin yönetimi önem arz etmektedir. Bu çalışmada, yapı sektöründe faaliyet gösteren yabancı sermayeli ve Türkiye'de faaliyet gösteren bir işletmenin bayileri arasındaki ilişki boyutlarının hem bayi hem de tedarikçi performansı üzerindeki etkileri incelenmiştir. Çalışmadaki ilişkinin boyutları güç, bağlılık güven ve yasal anlaşmalar olarak ele alınmıştır. Literatür bu boyutların tedarikçi-alıcı arasındaki ilişkide performansı etkilemesi sebebiyle farklı sektör ve ülkelerde incelenmesi gerektiğini belirtmiştir. Tedarikçinin zorlayıcı gücü ve zorlayıcı olmayan gücü, tedarikçi bayi arasındaki güven, bağlılık ve yasal anlaşmaların bayi ve tedarikçi performansı üzerindeki etkisini inceleyen çalışmada, regresyon yöntemi kullanılarak çalışmanın hipotezleri test edilmiştir. Bayi performansını pazar payı, karlılık, satış artışı ve müşteri memnuniyeti ile ölçülürken, tedarikçi performansı iş süreçlerindeki başarı, kalite ve memnuniyet ve yalın üretim göstergeleri ile ölçülmüştür. Çalışmada, 106 bayi ile anket yapılarak birincil veriler toplanmıştır. Çalışmaya katılan bayilerin çoğunluğu İstanbul olmakla beraber Türkiye'nin önemli sanayi şehirlerinde faaliyet gösteren farklı büyüklükteki işletmelerden oluşmaktadır. Betimleyici ve çıkarımsal istatiksel yöntemler kullanılarak elde edilen bulgulara göre; zorlayıcı ve zorlayıcı olmayan gücün bayi ve tedarikçi performansına pozitif ve anlamlı etkisi bulunmuştur. Ancak tedarikçi-bayi arasındaki güven, bağlılık ve yasal anlaşmaların gerek tedarikçi gerekse bayi performansı üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı görülmüştür.