Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Çalışanların ı̇ş güvencesı̇ algısının ı̇ş tatmı̇nı̇ ve örgütsel bağlılık üzerı̇ndekı̇ etkı̇sı̇(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Elma, Mihraç; Erkasap, AhmetBu çalışma, çalışanların iş güvencesi algılarının örgütsel bağlılık ve iş tatmini üzerindeki etkisini incelemektedir. Günümüz iş dünyasında, hızlı değişimler ve ekonomik dalgalanmalar, çalışanların iş güvencesine olan bakış açılarında önemli değişikliklere neden olmuştur. İş güvencesi algısı, bir çalışanın mevcut işini kaybetme korkusu duymadan çalışma ortamında kendini güvende hissetmesi anlamına gelir. Çalışanların iş güvencesine dair algıları, onların işlerine olan bağlılıklarını ve genel iş tatminlerini önemli ölçüde etkileyebilmektedir. Amaç: Bu araştırmanın temel amacı, çalışanların iş güvencesi algılarının örgütsel bağlılık ve iş tatmini üzerindeki etkilerini incelemek ve aralarındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Ayrıca, iş güvencesinin yüksek olduğu durumlarda çalışanların işlerine ve çalıştıkları kuruma olan bağlılıklarının ve iş tatminlerinin arttığına dair hipotezi test etmek hedeflenmiştir. Yöntem: Araştırma, çeşitli sektörlerde çalışan bireyler üzerinde yapılan bir anket çalışması ile yürütülmüştür. Anket formunda, iş güvencesi algısını, örgütsel bağlılığı ve iş tatminini ölçmeye yönelik sorular yer almaktadır. Elde edilen veriler, istatistiksel analiz yöntemleri ile değerlendirilmiş ve ilişkiler incelenmiştir. Bulgular: Araştırma sonuçları, iş güvencesi algısının hem örgütsel bağlılık hem de iş tatmini üzerinde anlamlı bir etkisi olduğunu göstermiştir. Yüksek iş güvencesi algısına sahip çalışanların, kurumlarına daha bağlı oldukları ve işlerinden daha fazla tatmin sağladıkları gözlemlenmiştir. Bununla birlikte, iş güvencesinin düşük olduğu durumlarda çalışanların işten ayrılma niyetinin arttığı, bağlılık düzeylerinin ve iş tatminlerinin azaldığı tespit edilmiştir. Sonuç: Çalışanların iş güvencesi algılarının örgütsel bağlılık ve iş tatmini üzerinde önemli bir rol oynadığı sonucuna ulaşılmıştır. İş güvencesinin artırılması, çalışanların kuruma olan bağlılığını güçlendirebilir ve iş tatminini artırabilir. Bu bağlamda, işverenlerin çalışanların iş güvencesini sağlamaya yönelik politikalar geliştirmeleri ve uygulamaları, örgütsel verimlilik açısından kritik bir öneme sahiptir.Öğe Bağlanma stilleri ve varoluşsal kaygı ile sosyal medya bağımlılığı arasındaki ı̇lişkinin ı̇ncelenmesi(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Beyazıt, Feyzanur; Erim, Burcu RahşanBu araştırma, sosyal medya bağımlılığının bağlanma stilleri ve varoluşsal kaygı ile ilişkisinin incelenmesini hedeflemiştir. Bağımlılık; bağlanma kuramına göre bağlanma bozukluğu, varoluşçu yaklaşıma göre ise varoluşsal kaygılardan kaçış mekanizması olarak görülmektedir. Bu araştırma farklı şekillerde de olsa iki farklı kuramın da vurguladığı ilişki kurma biçimi temelinden beslenerek çağımızın en önemli ilişki kurma biçimi olarak tanımlanabilecek olan sosyal medyaya odaklanmıştır. Bu bağlamda bu araştırma, sosyal medya bağımlılığının bağlanma stilleri ve varoluşsal kaygı ile ilişkili olabileceği düşüncesi üzerine kurulmuştur. Araştırmaya 139 kadın, 72 erkek olmak üzere toplam 211 yetişkin üniversite öğrencisi gönüllü olarak katılmıştır. Katılımcılara veri toplama araçları İstanbul Gedik Üniversitesi Kartal Kampüste yüz yüze olarak uygulanmıştır. Çalışma kapsamında kullanılan analizlerin sonuçlarına göre varoluşsal kaygı ile sosyal medya bağlılığı (r = 0,449, p <0,001) ve kaygılı kararsız bağlanma stili (r=0,406, p<0,001) arasında istatistiksel olarak anlamlı, orta düzeyde ve pozitif yönlü; güvenli bağlanma arasında orta düzeyde negatif (r=-0,431, p<0,001) yönlü korelasyonlar tespit edilmiştir. Sosyal medya bağımlılığı ile ölüm (r =0, 344, p <0.001), yalıtılmışlık (r = 0, 453, p <0.001), özgürlük (r = 0,525, p <0.001) kaygıları ve kaygılı kararsız bağlanma (r = 0,305, p <0.001) arasında orta düzeyde; kaçıngan bağlanma (r = 0,214, p <0.001) arasında düşük düzeyde pozitif korelasyon olduğu ortaya konulmuştur. Ölçeklerin çeşitli alt boyutları arasında bulunan başka anlamlı ilişkiler de çalışma bulgularına eklenmiştir. Regresyon analizine göre varoluşsal kaygı ve bağlanma stilleri ölçekleri toplam 7 alt boyut ile sosyal medya bağımlılığının %33'ünü açıklamaktadır. En önemli yordayıcıların sırası ile özgürlük kaygısı, yalıtılmışlık kaygısı ve kaçıngan bağlanma stili olduğu ortaya konulmuştur. Sosyal medya bağımlılığının özellikle özgürlük kaygısı ile baş etme yöntemi olabileceğinin olası sonuçlarının altı çizilerek internetin güvenli kullanımıyla ilgili toplumsal ölçekte adımların atılmasının önemi vurgulanmıştır.Öğe Kadın suçluluğunun internet ve sosyal medyada gösterimi: örneklerle bir içerik analizi(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Özen Akpınar, Zarife; Atatüre, SühaBu tez çalışmam internet ve sosyal medya haberciliğinin kadın suçluluğunu nasıl temsil ettiğini analiz etmektedir. Araştırma medya temsillerinin cinsiyet eşitliği ve kadın algısı üzerindeki etkilerini araştırmayı amaçlamaktadır. Çalışmamız İnternet ve Sosyal Medya platformları üzerinde yer alan haberlerin içerik analizini içermektedir. Haberlerin dili, kullanılan görseller, haberin çevrelenişi, ana fikri, yorumlanması, kodlarının belirlenmesi unsurları çevresinde incelenmiştir. Medyada kadın suçluluğunun temsili, cinsiyet eşitliği ve kadın algısı üzerinde olumsuz bir etki yaratmaktadır. Bu temsiller, kadınların toplumdaki 'kadın' algısını etkileyebilir, kadına karşı ayrımcı ve şiddeti oluşturabilecek, körükleyebilecek, ön yargıları güçlendirebilecek ve kadınları da suça sürükleme riskini arttırabilmektedir. Bahse konu çalışmada kadınlara yönelik temsillerde ön yargı ve stereotiplerin ne olduğu, kadınların erkeklere göre duygusal, pasif ve ailevi yönden sorumluluklarının ne derece ortaya konulduğuna, kadınların işledikleri suçların erkeklerin işlediği suçlara göre farklı sebeplere bağlanmasının sebepleri, kadın suçlulara yönelik internet ve sosyal medya üzerinde nefret oluşturabilecek bir söylemin olup olmadığı sorgulanmaktadır. Bu kapsamda kadın suçluluğu üzerine yapılmış internet ve sosyal medya üzerinde toplamda 55 habere ulaşılmış, konularına göre haberler birbirlerinden ayrılmış, içerik analizleri yapılarak suç konularına göre frekans analizleri yapılmıştır. Suçların konu başlıkları hırsızlık, dolandırıcılık, yaralama-öldürme, tehdithakaret ve uyuşturucu haberleri olarak suçlar birbirinden ayrılmıştır. Suç konuları altında ise 11 adet farklı kaynaklardan elde edilen haberler seçilmiştir. Haberler tablolaştırılırken de suç konuları baz alınmıştır. Haberlerin çeşitlilik gösterebilmesi için kadınların işledikleri farklı suç türleri ve nedenler göz önüne alınarak haber çeşitliliği oluşturulmaya çalışılmıştır. Bahse konu tezimizde kullandığımız haberler en çok bilinen ve daha çok insana hitap eden siteler üzerinden arama motoru kısmına suç niteliklerini belirtilmesi üzerine öncelikli çıkan haberler üzerinden oluşturulmuştur. Medya kuruluşlarının çok insana hızlı bir şekilde ulaşmasından mütevellit kadın temsillerinde daha dikkatli, sorumluluklarını bilen, adil, eşit bir algı yaratması önemlidir. Medya temsilleri yaparken cinsiyete yönelik duyarlılıkları göz önünde bulundurmalı, önyargı oluşturmamak amacıyla dikkatli davranmalı, kadın ve erkeklerin suçluluklarının sebep ve sonuçlarını oluşan durumlar çerçevesinde değerlendirmeli ve genellemeler yapmamalı, sosyal medya platformlarının kötü algılar ile mücadele etmesi adımları atılmalıdır.Öğe Kolluğun zor ve silah kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Çoban, Serdar; Özocak, GürkanKolluk görevlisi; kamu düzenini sağlamak, bozulan düzeni yeniden tahsis etmek ve toplum içerisinde işlenecek herhangi bir suçun önlenmesi için kendisine kanunlarca verilen yetkileri kullanmakla yetkilendirilmiştir. Bu yetkilerden birisi de zor ve silah kullanma yetkisidir. Kolluk görevlilerinin zor ve silah kullanma yetkileri özellikle PVSK'nın 16. ve ek 6. Maddelerinde açık bir şekilde ifade edilmiş ve hangi zorunluluklar altında kullanılacağı vurgulanmıştır. Bu nedenle kolluk görevlileri görevlerini ifa ederken kendilerine kanunlarca verilen yetkileri yine kanunlarda belirtilen hususlara dikkat ederek kullanması gerekmektedir. Kolluk görevlisi zor ve silah kullanma yetkisini maksadı dışında ve gerçekleşen eylemin ölçüsüne dikkat etmeden kullanması halinde ortaya zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suçu çıkmaktadır. Bu suç TCK'nın 256. Maddesinde ele alınmış ve kamu görevlisinin görevini yaptığı sırada kişilere karşı görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet uygulaması olarak düzenlenmiştir. Kanunda bahsedilen suçun işlenmesi halinde kolluk görevlisi hakkında kasten yaralama suçuna ilişkin genel hükümler uygulanacağı açık bir şekilde ifade edilmiştir. Kanunda böyle bir hükme yer verilmesinin temelinde ise kamu idaresinin itibarı, idarede disiplinin sağlanabilmesi, halkın kolluk görevlilerine karşı duyduğu inanç ve itimat ile ilişkilendirilmektedir. Bu nedenle kolluk görevlilerinin kanunlarda belirtilen ve zorunluluk arz eden durumlar karşısında zor kullanırken kademeli, ölçülü ve dikkatli bir şekilde kendilerine verilen yetkileri kullanmalıdır.Öğe Niğde ilindeki ilkokul öğrencilerinin, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili bilgi durumlarının tespiti(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Başpınar, Hava; Kırkıncıoğlu, MelihaBu çalışmada Niğde'de MEB'e bağlı ilkokullarda, 2023-2024 eğitim-öğretim yılı güz dönemi içinde eğitim gören 2.sınıf, 3. sınıf ve 4. sınıf öğrencilerine bir anket ile İSG bilgi düzeyleri durumlarını ortaya koyarak, ISG eğitimi programlarının geliştirilmesine ve uygulanmasına katkı sağlamaktır. Katılımcıların iş sağlığı ve güvenliği konusundaki bilgi düzeyleri IBM SPSS Statistics programı kullanılarak analiz edildi. Anket güvenirliliği katsayısı, Cronbach's alfa (α) ile ifade edildi. Anket verileri SPSS programı ile frekans ve Ki-Kare testleri ile demografik açıdan da analiz edildi. Ankette çıkan sonuçlara göre öğrencilerin genel olarak İSG konusunda bir farkındalık olduğunu, ancak belirli bir kısmın bu konuda eksik olduğunu göstermektedir. Bu durum da ilkokul öğrencilerinin İSG konusunda daha fazla bilgi sahibi olması gerektiğine işaret etmektedir. Bu amaçla, ilkokullarda İSG eğitimi verilmesi ve İSG farkındalığının artırılması için çalışmalar yapılması gerekmektedir. Analiz sonucunda İSG bilgi düzeylerinin okullar arasında anlamlı farklılıklar olduğu, sınıflar arasında anlamlı farklılıklar olduğu ve cinsiyete göre anlamlı bir farklılığın olmadığı tespit edilmiştir. Öğrencilerin güvenliği, iş güvenliği konusunda farkındalığını arttırmak ve bilgi düzeyini arttırıp geliştirmek için İSG eğitim programları veya bilinçlendirme faaliyetleri düzenlenmelidir. Bu nedenle ilkokulda öğrencilerin İSG farkındalığını ve bilincini arttırmak için bazı önlemler alınmalıdır.Öğe Elit kadın voleybolculara sezon sonrasıuygulanan düzeltici egzersizlerin fonksiyonelhareket analizi (FMS) skoruna etkisi(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Akkaya, Mustafa Savaş; Shahidi, Seyed HoutanSpor ve fiziksel aktivite dendiğinde, aktivite sırasında iskelet kas sistemi tarafından yüksek düzeyde kuvvetin üretilmesi iskelet kas sisteminin kondisyonu, motor becerilerinin yeterli düzeyde koordinasyonu ve kontrolüne bağlıdır. Güç ve kondisyon antrenörlerinin buradaki rolü ise sporcuların yaralanmalara karşı dayanıklı olmaları, sporcu performansının artırılması ve vücutlarını geliştirmelerine yardımcı olacak egzersiz programlarının tasarlayarak mevcut durumdaki en iyi uygulamaları kullanmaktır. Fonksiyonel Hareket Analizi (FMS) sporcularda ve yaralanma risklerini ve asimetrileri öngörmede kullanılan bir test bataryasıdır. Yaralanmaların önlenmesinde de esneklik, kuvvet ve kondisyon gibi değişken nörümüsküler yapıdaki dengesizliklerin sporcuların antropometrik ve demografik bilgileriyle birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. FMS de bu hareket kalıplarına göre sporcuda var olan sınırlamaları, zayıflıkları ve hareket kalıbının kalitesini değerlendirmekte kullanılır. Bu çalışma elit kadın voleybolculara sezon sonrası uygulanan düzeltici egzersizlerin Fonksiyonel Hareket Analizi (FMS) skoruna etkisini incelemek üzere yürütülmüştür. FMS skoru ölçümleri yapılırken mobilite yeterliliği, motor kontrol yeterliliği ve fonksiyonel hareket paterni hareket testi alanlarında yer alan 7 test bataryası uygulanmıştır. Yapılan araştırmaya 15 elit kadın voleybolcu gönüllü olarak katılmıştır. Sporcular 28±4.55 yıl yaş, 184.13±5.50 cm boy uzunluğu ve 71.56±7.63 kg vücut ağırlığı ortalama değerlerine sahiptir. İlk FMS test skorları sporculara düzeltici egzersiz antrenman programı uygulanmadan 48 saat önce, ikinci FMS test skorları da düzeltici egzersiz antrenman programı sona erdikten sonra 24 saat içinde günün aynı saatlerinde yapılmıştır. Verilerin değerlendirme sürecinde tanımlayıcı istatistikler ve aynı grupta farklı zamanlarda yapılan ölçümlerin etkinliği değerlendirileceği için Wilcoxon ilişkili ikili Örneklem Testi kullanılmıştır (p=0.5). 15 elit kadın sporcunun ilk FMS testi değerlendirmesinde toplam FMS skorları ortalama 14.13±1.92 ve ikinci FMS testi değerlendirmesinde toplam FMS skorları ortalama 17.00±1.13 olarak bulunmuştur. Yapılan istatistiki değerlendirmede ise düzeltici egzersizlerin FMS skorları üzerine etkilerinin istatistiksel değerlendirme sonucunda anlamlı bulunduğu ve egzersizlerin FMS skorları üzerinde olumlu etkisi olduğu ortaya konulmuştur. Düzeltici egzersizler sporcuların asimetrilerini çözmede etkili olmuş ve fonksiyonel özellik göstermiştir. Bu çalışmadan antrenörler, spor hekimleri, fizyoterapistler ve kondisyonerler elit voleybolcuların yaralanma olasılıklarını ve bunun tedavisinde etkili olabilecek düzeltici egzersiz yöntemleri hakkında bilgi sahibi olmak için faydalanabilir. Yapılacak tez çalışması ile literatüre bu konuda eşsiz bir katkı sunulacak ve mevcut durumda yapılan FMS test skorlarının değerlendirilmesi konusunda diğer çalışmalara da yardımcı olacaktır.Öğe Optimizasyon ve yapay zekâ algoritmaları kullanarak menü planlama yazılımı geliştirilmesi(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Huseynov, Shahmirzali; Tarlak, FatihGünümüzde, bireylerin sağlık ve beslenme bilincinin giderek arttığı bir dönemdeyiz. Bu durum, gıda sektöründe kişiye özel beslenme önerilerinin sağlanmasının önemini artırmakta ve yemek israfının azaltılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Çalışmada, demografik veriler ve yemek tercihleri gibi kullanıcı bilgileri toplanarak bu veriler yapay zeka modelleri ile analiz edilmiştir. Özellikle, Rastgele Orman algoritması kullanılarak geliştirilen model, kullanıcıların gelecekteki tercihlerini tahmin etmek ve menü planlama sürecinde eğitilmiştir. Modelin doğruluğunu ve performansını değerlendirmek amacıyla çeşitli testler gerçekleştirilmiş ve sonuçlar, yapay zeka ve optimizasyon tekniklerinin birlikte kullanılmasıyla kullanıcı odaklı menü planlarının başarıyla oluşturulabildiğini göstermiştir. Bu sayede, hem çalışan memnuniyetinin arttığı hem de yemek israfının önemli ölçüde azaldığı gözlemlenmiştir. Ayrıca, veri setinin büyüklüğüne bağlı olarak modelin performansında bazı zorluklar yaşanmış ve daha nitelikli ve temsili veri kullanmanın gerekliliği vurgulanmıştır. Geliştirilen model, catering firmaları ve toplu beslenme hizmeti sunan diğer kuruluşlar için, yemek israfını azaltırken çalışan memnuniyetini artıran yenilikçi çözümler sunmaktadır. Gelecekte yapılacak çalışmalarla modelin daha da geliştirilmesi ve farklı sektörlerde de uygulanabilir hale getirilmesi hedeflenmektedir.Öğe Aşkın zararın ispatı(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Kahraman, Büseyne; Çetiner, SelmaAlacak borç ilişkisinde borçlu, edimin ifasını şartları oluşması kaydıyla para borçlarının zamanında gerçekleştirmediğinden dolayı temerrüt faizi ile karşı karşıya gelmektedir. Ayrıca bu durumda temerrüt faizi ile karşılanmayan zararlar ortaya çıkabilmektedir. Para borçları; tutar borcu ve nominal değerdir. Borçlu, anlaşılan tutarı ifa ettiği zaman paranın değeri azalsa da artsa da borcundan kurtulmuş olacaktır. Borçlu eğer zamanında ödeme yapmazsa temerrüt faizini ödemek zorundadır. Ancak ülkemizde yaşanılan enflasyon karşısında, geciken ifa nedeniyle temerrüt faizi alacaklının zararını karşılamayacak duruma gelinmiştir. İşte paranın değer kaybettiği, satın alma gücünün azaldığı ve temerrüt faizinin zararı karşılamaya yetmediği durumlarda aşkın zarar müessesesi devreye girmektedir. Böyle durumda alacaklı, temerrüt faizinin yetersiz kaldığını öne sürerek aşkın zarar talebinde bulunabilmektedir. Paranın değerindeki değişimlerden tarafların zarar görmemeleri ve hukuki güvenliğin sağlanması için bu konuda kanuni düzenlemeler yapılmıştır. Zira Hukuk düzeni, zarar göreni korumanın yollarını ortaya koymaktadır. Para borcu da bu düzen bakımından oldukça önemlidir. Zira en önemli borç türü, para borçlarıdır. Para borçlarının vaktinde ödenmemesi borçlunun temerrüt faiziyle karşı karşıya kalması sonucunu doğuracaktır. Alacaklının temerrüt faiziyle karşılanmayan zararını kanun koyucu aşkın zarar olarak düzenlemiştir. Aşkın zarar TBK 122'ye göre "Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür" (www.mevzuat.gov.tr) şeklinde düzenlenmiştir. Aşkın zarar, "borçlu borcunu zamanında ödemiş olsaydı, alacaklının zarara uğramadan önceki hâli ile temerrütten kaynaklı malvarlığında meydana gelen farkı ifade etmektedir" (Yavuz, 2018: s. 418). Aşkın zararı ispat konusunda iki farklı yöntem olarak; somut ve soyut yöntem uygulanmaktadır. Yasa koyucu ispat açısından yöntem hakkında bir düzenlemeye gitmemiştir. Bu yöntemlerin hangisine başvurulacağı ve ispatı konusunda öğreti ve içtihat arasında görüş ayrılığı yaşanmaktadır. Bu çalışmada aşkın zararın tanımı, unsurları şartları, soyut ve somut ispat açısından yöntemlerine, öğretiyle içtihat farklılıklarına ve çözüm önerilerine değinilecektir.Öğe The impact of perceived consultancy firm service quality on satisfaction with higher education services(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Aryaee, Mohammad Tamim; Toptaş, MetinThis research paper aims to investigate the impact of education consultancy services quality on satisfaction with higher education services, specifically focusing on the experiences of international students in Turkey. The research problem highlights the challenges that international students face in navigating the complex higher education system of their host country, particularly related to the quality of education consultancy services available to them. This study seeks to identify the factors that influence perceived consultancy service quality they receive from independent firms and its impact on students' satisfaction with higher education services. An online survey employed to 255 international higher education students. The data analysis techniques encompassed factor, correlation, and regression analyses. Results showed that the Reliability, Assurance, and Empathy dimensions of the consultancy firm service quality significantly influenced the satisfaction of students from their universities, while the Tangibility and Responsiveness aspects of the service did not significantly influence satisfaction. The findings of this study will contribute with regard to providing insights for improving the quality of education consultancy services provided by independent firms in order to attract more international students.Öğe Yetişkinlerde duygu düzenlemenin benlik saygısı ve yalnızlık düzeyi ile ilişkisinin incelenmesi(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Akyüz, Yağmur; Yavuzer, NurgülBu tez çalışmasında duygu düzenleme güçlüğü, benlik saygısı ve yalnızlık düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmaya 18 yaş ve üzeri 232 Kadın, 173 erkek olmak üzere toplamda 405 kişi katılmıştır. Katılımcılara araştırma kapsamında değişkenlerin incelenmesi için online platformda Gönüllü Onam Formu, Demografik Bilgi Formu, Duygu Düzenlemede Güçlükler Ölçeği-16, Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği ve Yalnızlık Envanteri verilmiştir. Elde edilen veriler SPSS 20 programı ile analiz edilmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, duygu düzenleme güçlüğü ve alt boyutları, benlik saygısı ve yalnızlık düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Katılımcıların duygu düzenleme güçlüğü ve alt boyutlarının puanı arttıkça benlik saygısı düzeyi azalırken yalnızlık düzeyi artmaktadır. Katılımcıların benlik saygısı düzeyi arttıkça yalnızlık düzeyi azalmaktadır.Öğe Evaluation practices, benefits and disadvantages to construction of green building in Iraq(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Albuoghunaim, Hasanain Naji Mohammed; Nazilli, Hasan BozkurtThese practices represent a comprehensive guide that enables stakeholders, including project managers, contractors, consultants, and engineers, to identify green construction practices. It also enables academics to take this guide as a reference to conduct future, more in-depth studies in green construction management. This study serves as evidence for awareness of the benefits of green construction for its adoption and encouragement for its use, in addition to the disadvantages of using green construction to overcome these disadvantages. This thesis provides a comprehensive guide to green construction management that includes both green construction practices and the advantages and disadvantages of using these practices, with an in-depth analysis of the literature and accurate data analysis. This study examines the effectiveness of green construction practices from an environmental perspective, resource management, waste management, and health and safety management. Energy Efficiency This study also addresses the benefits resulting from green construction practices in terms of environmental, economic, social, health, and sustainability, in addition to revealing the disadvantages resulting from green construction practices, represented by disadvantages related to resources, technology, organization, and economics. Among the most essential benefits that the study found in green construction management are reducing carbon emissions and resource consumption, improving economic development, reducing demand for fossil fuels, reducing carbon emissions, and improving air quality. This study confirmed that these benefits can be achieved through green construction management practices, represented by management's Effective use of resources and waste through recycling, reuse and handling processes, the use of renewable natural resources and water treatment, the adoption of environmentally friendly technology in the construction industry, work on integrating environmentally friendly technology to produce environmentally friendly materials, the use of renewable resources to improve energy efficiency, and the conduct of training workshops for workers to learn how to use green technology and equipment. This study also revealed the disadvantages related to green construction management through the lack of knowledge of stakeholders, including contractors and consultants, about green construction practices, in addition to the weakness of regulations and policies related to green construction practices and the lack of green suppliers. Moreover, there is a lack of knowledge about the specifications of green materials and the enormous economic costs resulting from green construction practices. This research not only identifies the significant practices for green construction management but also provides a comprehensive, implementable approach for construction companies, policy makers, and academics, in addition to raising awareness about the valuable benefits of green construction practices to adopt them and the disadvantages resulting from green construction practices to study them in-depth and find future solutions to avoid them. This study recommends that the construction industry execute a comprehensive green construction management programme, provide innovation and employing technology, and provide financial incentives for green construction management. Also, this study recommends promoting green construction management through research into materials that are combined with building materials and reduce environmental impacts.Öğe Sürdürülebilir restoranlarda yöresel ürün kullanımı ve İstanbul mutfak kültürünün sürdürülebilirliği(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Köselerden, Merve Nur; Yarmacı Güvenç, NihanSürdürülebilir restoran yöneticilerinin yöresel ürün kullanım düzeyleri ve İstanbul mutfak kültürünün sürdürülebilirliğine yönelik faaliyetlerinin incelenmesi amacıyla tasarlanan bu çalışma, restoranlarda yöresel ürün kullanımı ve mutfak kültürünün sürdürülebilirliği adına farkındalık yaratmak için önem arz etmektedir. Yiyecek içecek işletmelerinde yöresel ürünlerin kullanımı, mutfak kültürünün sürdürülebilirliğinin sağlanmasında etkili bir unsurdur. Bu doğrultuda sürdürülebilir restoranlarda yöresel ürün kullanımı ve İstanbul mutfak kültürünün sürdürülebilirliği üzerine, işletme yöneticilerinin algıları ve bu ürünlere yer verme düzeylerinin ölçülmesi hedeflenmiştir. Nitel araştırma yöntemi kullanılmış ve araştırma verileri görüşme tekniği kullanılarak elde edilmiştir. Araştırmanın amacı doğrultusunda araştırmanın evreni, İstanbul'da faaliyet gösteren sürdürülebilir restoran işletmeleri olarak belirlenmiştir. İşletmelerin belirlenmesinde ölçüt örnekleme yöntemi kullanılmış ve belirlenen ölçütleri sağlayan, İstanbul'da faaliyet gösteren sürdürülebilir restoranların yöneticileri ile görüşme yapılmıştır. Toplam 5 işletme, 10 katılımcı ile görüşmeler tamamlanmıştır. Elde edilen veriler MAXQDA programında analiz edilmiştir. İçerik analizi yapılmıştır. Analiz ile elde edilen verilerin sonucunda işletmelerde yöresel ürün kullanımına özen gösterildiği ancak İstanbul Mutfak kültürüne ait yemeklere yeterince yer verilmediği görülmüştür. Ayrıca İstanbul mutfak kültürüne dair yeterli bilgilerinin de olmadığı saptanmıştır. Sürdürülebilir restoranlarda yöresel ürün kullanımı konusunda yeterli çalışmalar yapılırken, İstanbul mutfak kültürüne yönelik çalışmaların yetersiz olduğu görülmüştür. Sonuçlara yönelik önerilerde bulunulmuştur. Bu çalışmanın araştırmacılara, yiyecek içecek işletmelerine ve kamu kurum kuruluşlarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Öneriler doğrultusunda İstanbul mutfak kültürünün sürdürülebilirliği ve yöresel ürün kullanımı konusunda hassasiyetin artacağı düşünülmektedir.Öğe Dozimetre kullanan sağlık çalışanlarında iyonize radyasyon güvenliği yeterlilik algısına yönelik ölçek geliştirme(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Soyal, Halil; Ortabağ, TülayBu çalışmanın amacı dozimetre kullanan sağlık çalışanların iyonize radyasyon güvenliği yeterlilik algısına yönelik ölçek geliştirmektir. Metodolojik tipteki bu çalışmada araştırma, Nisan 2023 ile Ekim 2023 tarihleri arasında İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi, Altunizade Acıbadem Hastanesi, Ataşehir Medicana Hastanesi ve Kocaeli ilinde Gebze Anadolu Sağlık Merkezi hastanelerinde dozimetre kullanan 507 sağlık çalışanı katılımıyla gerçekleşti. Madde havuzundaki 81 madde, uzman görüşlerinden geçirildikten sonra 40 maddeye indirgenmiştir. Bu 40 maddenin Kapsam Geçerliği Oranı (KGO) 0,778 ve Kapsam Geçerliği İndeksi (KGI) 0,961 olarak belirlenmiştir. Araştırmamızda ölçeğin taslağı için Kaiser Meyer Olkin (KMO) değeri 0,869 olarak tespit edilmiştir. Belirlenen KMO değeri, faktör analizi uygulaması için örneklem büyüklüğünün yeterli olduğunu göstermektedir. Faktör analizi sonuçlarına göre, ölçeğin toplamda 32 maddeden oluştuğu tespit edilmiştir. Ayrıca, bu maddelerin 5 faktörlü bir yapıda düzenlendiği ve toplam varyansın %82'sini açıkladığı belirlendi. Bu durum, ölçeğin çok yönlü bir şekilde radyasyon güvenliği yeterlilik algısını ölçtüğünü göstermektedir. Doğrulayıcı faktör analiz sonuçları, ölçeğin uyum iyiliği indeksi değerlerinin kabul edilebilir seviyelerde olduğunu göstermektedir. Güvenirlik analizi kapsamında, madde-toplam puan korelasyon değerlerinin 0,356 ile 0,925 arasında olduğu saptandı. Ölçek için belirlenen Cronbach Alpha katsayısı 0,97'dur. Test-tekrar test yöntemine göre yapılan Spearman korelasyon analizi sonucunda ve Paired Sample t testi ile testler arasında iç tutarlılığın olduğu hesaplandı ve ölçeğin iç tutarlılığının yüksek olduğunu ve ölçeğin güvenilir bir ölçüm aracı olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak, geliştirilen iyonize radyasyon güvenliği yeterlilik algısı ölçeği, dozimetre kullanan sağlık çalışanlarının radyasyonla ilgili bilgi düzeylerini belirleme, eğitim ihtiyaçlarını tespit etme ve güvenlik standartlarına uyumu değerlendirme konularında etkili bir araç olarak öne çıkmaktadır. Bu ölçek, radyasyonla çalışan sağlık profesyonellerinin mesleki gelişimine katkıda bulunarak, güvenli çalışma ortamlarının sürdürülmesine yönelik stratejik planlamalara dayanak sağlamaktadır.Öğe Kişilik özelliklerinin psikosomatik belirtiler ve duygusal dışavurum ile arasındaki ilişkinin incelenmesi(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Güler, Dilara; Yavuzer, NurgülBu araştırmada kişilik özellikleri, psikosomatik belirtiler ve duygusal dışavurum arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 18-65 yaş aralığındaki 280'i kadın, 117'si erkek toplam 397 yetişkin katılımcı oluşturmaktadır. Araştırma modeli olarak ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmada beş faktör kişilik özellikleri, psikosomatik belirtiler ve duygusal dışavurum arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Tüm değişkenler ile demografik değişkenler arasındaki ilişki de incelenmiştir. Kişilik özelliklerini ölçmek amacıyla Beş Faktör Kişilik Envanteri, psikosomatik belirtileri ölçmek amacıyla Rosenberg Benlik Saygısı Ölçeği Psikosomatik Belirtiler Alt Ölçeği, duygusal dışavurumu ölçmek amacıyla da Berkeley Duygusal Dışavurum Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada yetişkin bireylerde kişilik özellikleri, psikosomatik belirtiler ve duygusal dışavurum arasında anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Yetişkin bireylerde kişilik özellikleri ve psikosomatik belirtiler, duygusal dışavurum düzeyini yordadığı sonucuna varılmıştır. Araştırmanın sonucunda bulunan bulgular literatür ışığında tartışılmıştır.Öğe Digital diplomacy and its role in shaping the international vision towards global issues: Palestine and Ukraine as models(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Ghannam, Mohammad E K; Sezer, SelimDigital diplomacy, a recent addition to diplomatic practices, has asserted its presence significantly since its inception. The international community is swiftly embracing it, eager to apply its principles and utilize its tools. Picture an ambassador conducting diplomatic affairs from the comfort of his office at the Ministry of Foreign Affairs (MFA) or even from home, a groundbreaking shift that reshapes conventional diplomatic norms. Contrary to popular belief, digital diplomacy didn't commence in recent years. Its roots extend back to the last century, evolving alongside technological advancements. It has become an essential companion, altering diplomatic dynamics and introducing a new reality with unprecedented conditions and features. This developmental trajectory aligns with ongoing technological progress, ensuring its sustained presence and utility across time and space. This study aims to elucidate the concept of digital diplomacy, trace its historical evolution, and examine the diverse benefits it has afforded various countries. Special attention is given to the Palestinian and Ukrainian experiences, providing a deeper insight into digital diplomacy's application during conflicts and its repercussions on the international arena. Furthermore, the research explores how Palestine could leverage lessons from these cases to optimize its digital diplomatic strategies to fulfil its objectives. The impact of digital diplomacy goes beyond mere situational updates. A single comment on social media can sway the opinions of numerous users, highlighting the potency of a well-defined strategy to achieve a country's global objectives. The Ukrainian experience during its conflict with Russia exemplifies this, showcasing how strategic digital diplomacy garnered widespread international support. Understanding and leveraging such tactics are crucial for countries, particularly for the State of Palestine, which requires diverse means to attain its objectives. In essence, digital diplomacy is not merely a tool for adapting to current circumstances; it represents a comprehensive strategy to attain specific goals effectively.Öğe Acil servis hemşirelerinin kadına yönelik şiddet belirtilerini tanıma durumları ile şiddette mesleki rollerine ilişkin tutumları arasındaki ilişki(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Beşiroğlu, Esra; Işıl, ÖzlemGiriş ve Amaç: Acil servisler, kadına yönelik şiddetin en sık görüldüğü yerlerden biridir. Bu durumu doğru tanılayarak, mağdurlara doğru müdahale etmek ve toplumsal bir sorun olarak ele almak, acil hemşirelerinin önemli görevidir. Bu çalışma kadına yönelik şiddeti tanılamada önemli roller alan acil hemşirelerinin şiddeti tanıma durumlarının şiddette mesleki rollerine ilişkin tutumları arasındaki ilişkileri saptamak için gerçekleştirilmiştir. Materyal ve Metot: Çalışma, Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim Araştırma Hastanesi ve Marmara Üniversitesi Başıbüyük Yerleşkesi Prof. Dr. Asaf Ataseven Ek Hizmet Binası Acil servisinde çalışan 102 gönüllü hemşire ile 2023 Kasım ve 2024 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Veri toplama sürecinde Tanıtıcı Bilgi Formu, Hemşire, Ebe ve Hekimlerin Kadına Yönelik Şiddetin Belirtilerini Tanımalarına İlişkin Ölçek ve Şiddette Mesleki Rollerine İlişkin Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Acil hemşirelerin (%67,7) çoğu şiddeti ele almak için yeterli bilgiye sahip olmadığını düşünmektedir. Acil servis hemşirelerinin kadına yönelik şiddetin belirtilerini tanımalarıyla ilgili ölçek toplam puan ortalaması 20.3(20.3±2.57), şiddette mesleki rollerine ilişkin tutum puan ortalaması 24.34(24.34±.8.03) olarak saptandı. Acil hemşirelerinin kadına yönelik şiddette mesleki rollerle ilgili tutumları; yaş, medeni hal,cinsiyet,birimde çalışma süresi ve şiddet ile karşı karşıya kalma durumları çerçevesinde istatistiki bağlamda anlamlı farklılıklara sahip olduğu belirlendi (p<0,05). Kadınlara yönelik şiddetin belirtilerini tanıma puan ortalaması ile şiddette mesleki rolleriyle ilgili tutum ölçeği puan ortalaması , evliliği sürdürme ve sağlık personelinin rolüne olumsuz bakışı alt boyut puan ortalaması arasında anlamlı ilişkinin bulunmadığı (r= .09, p> .05).Sağlık personelinin destekleyici girişimleri ve evlilik sonlandırma ölçek alt boyutu puan ortalamaları arasında ters yönlü zayıf düzeyde; fiziksel şiddet belirtileri tanıma alt boyutu puan ortalaması (r= .67, p< .01) arasında pozitif yönlü güçlü; duygusal şiddet belirtileri tanıma puan ortalaması(r= .90, p< .01) arasında pozitif yönlü çok güçlü anlamlı bir ilişkinin bulunduğu belirlendi. Sonuç: Acil hemşirelerinin kadına yönelik şiddet belirtilerini tanıma durumlarının kısmen yeterli olduğu ve şiddette mesleki rolleriyle ilgili tutumlarının geleneksellikten uzak görüş yansıttığı sonucuna ulaşıldı. Hemşirelerin kadına yönelik şiddetin belirtilerini tanıma durumları ile mesleki rollerine ilişkin tutumları arasında anlamlı bir ilişki bulunmadı. Ancak, fiziksel ve duygusal şiddet belirtilerini tanıma durumu arttıkça, hemşirelerin mesleki rollerine ilişkin daha destekleyici girişimlerde bulundukları ve geleneksel tutumlardan uzaklaştıkları belirlenmiştir. Bu sonuçlar, acil hemşirelerinin kadına yönelik şiddeti doğru tanıma ve müdahale etme konusunda daha fazla eğitim ve bilgiye ihtiyaç duyduğunu göstermektedir.Öğe Waste management for renovation construction projects in Iraq(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Shubbar, Mohammed Abdullah Mohammed H.; Gümüş, Tuğbay Burçin; Al-Juboori, Omar EkrmThe construction sector plays a crucial and immediate role in the advancement and wealth of civilizations. Nevertheless, rapid population growth, along with extensive development of infrastructure and building projects to meet diverse living standards, has accumulated substantial quantities of construction debris. Renovation plays a crucial role in the process of urbanization in Iraq; it is now a widespread practice in the country, particularly in the remodeling of government buildings in the education sector, to address the increasing demand caused by population increase. Construction, renovation, remodeling, refurbishing, and demolition activities produce significant quantities of hazardous and non-hazardous waste materials that might impact the natural environment and the general population. The current study aims to establish the factors that lead to the increase of waste in renovation projects in the education sector of Iraq, to calculate its percentage and cost, and to build a mathematical model that estimates the cost using a Support Vector Machine. The research commences with a thorough review of the literature to determine the possible factors affecting waste for renovation projects in Iraq. A survey was carried out to investigate the views of the supervising engineers, the owners, consultants, and contractors working in the public and private sectors in Iraq; the objective is to determine the main factors that impact waste construction in Iraq. Historical data on the percentage and cost of waste for basic materials in renovation projects were obtained from companies working in both the Ministry of Higher Education and Scientific Research and the Ministry of Education. The database consists of (30) completed projects. Six input parameters were used to build the SVM model. These inputs are Cement waste percentage (CE%), Sand waste percentage (SA%), Gravel waste percentage (GR%), BRC waste percentage (BR%), Mosaic tile waste percentage (MT%), and Cement Plastering waste percentage (CP%). The developed estimation equation demonstrates a degree of average accuracy of (84.466%), with the coefficient of determination (R2) (97.2%).Öğe Bulanıklık, kontrast ve parlaklığın görsel dikkat üzerindeki etkilerinin çoklu nesne izleme yöntemi ile değerlendirilmesi ve modellenmesi(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Yazgan, Mehmet Toyanç; Yağımlı, MustafaBulanıklık, kontrast ve parlaklık gibi görsel manipülasyonlar, görme keskinliğini etkileyerek, insan algısını değiştirebilir. Görme keskinliğindeki bu tür azalmaların, doğru ve hassas eylemlerin yönlendirilmesinde kritik olan görsel algının önemini dikkate alırsak, uçan topları yakalamak veya bir bilgisayar ekranında hareketli nesneleri izlemek gibi dinamik nesneleri takip etme yeteneğimizi de etkilemesi beklenir. Gerçek dünya senaryolarında, nesnelerin yüzey özellikleri bazen hareket ettikçe değişir, bu da nesne sürekliliğini bozar. Bu çalışma, görsel sistemimizin, bulanıklık, parlaklık ve kontrast gibi dinamik değişikliklere nasıl uyum sağladığına dair varsayımlar yapmayı hedeflemektedir. Günümüzde, birçok işlem bilgisayarlar aracılığıyla gerçekleştirilmekte olup, bunun sonucunda, önemli maddi ve sağlık riskleri ortaya çıkabilir. Bu riskleri önlemek, daha güvenli çalışma ortamları oluşturmak için hayati önem taşımaktadır. Bu çalışma, ekran üzerindeki görsel dikkati olumlu etkileyen faktörlere odaklanmayı ve olumsuz etkileri önlemek için alınabilecek önlemler önermeyi hedeflemektedir. Ayrıca, bu faktörlerle ilgili sağlık ve güvenlik endişelerini ele almak ve bu konularda gereken eylemleri tartışmak da çalışmanın amaçları arasındadır.Öğe Evli bireylerde ilişki doyumu ile telefon bağımlılığı arasındaki ilişkide bilişsel esnekliğin aracı rolü(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Salihoğlu, Yasemin; Eskiili, BarkanBu çalışmada evli çiftlerde ilişki doyumu ile telefon bağımlılığı arasındaki ilişkide bilişsel esnekliğin aracı rolünün incelenmesi amaçlanmıştır. Bunun yanında, ilişki doyumu, telefon bağımlılığı ve bilişsel esneklik seviyesinin katılımcıların demografik özelliklerine göre anlamlı farklılık gösterip göstermediğinin incelenmesi de amaçlanmıştır. İlişkisel tarama modelinde tasarlanan çalışma, 18 yaş üstü bireyler arasından kolayda örnekleme yöntemi ile ulaşılan 426 katılımcı ile yürütülmüştür. Çalışmada demografik soruların yanı sıra İlişki Doyumu Ölçeği, Akıllı Telefon Bağımlılığı Ölçeğinin Kısa Formu ve Bilişsel Esneklik Ölçeğini içeren bir anket formu kullanılarak birincil veri toplanmıştır. Elde edilen veriler SPSS v27 yardımıyla analiz edilmiştir. Araştırma kapsamında frekans analizi, güvenilirlik analizi, normal dağılım analizi, tanımlayıcı istatistiksel analiz, korelasyon analizi, regresyon analizi, t-testi ve ANOVA analizleri gerçekleştirilmiştir. Çalışmada gerçekleştirilen regresyon analizleri sonucunda; ilişki doyumu ile telefon bağımlılığı arasında negatif ve anlamlı bir ilişki olduğu, ayrıca ilişki doyumu ile telefon bağımlılığı arasındaki ilişkide bilişsel esnekliğin aracı rolünün bulunduğu tespit edilmiştir. Diğer taraftan, çalışmada gerçekleştirilen fark analizleri sonucunda; ilişki doyumunun cinsiyete göre ve bilişsel esnekliğin cinsiyet, eğitim düzeyi ve evlenme biçimine göre anlamlı farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Bu tespitler haricinde; katılımcıların ilişki doyumu, telefon bağımlılığı ve bilişsel esneklik düzeylerinin cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi ve evlenme biçimine göre anlamlı farklılık göstermediği görülmüştür.Öğe Deniz taşıtlarında kullanılan üç fazlı asenkron motorların elektriksel ve mekanik performans testlerinin incelenmesi(İstanbul Gedik Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, 2024) Kanbur, Yılmaz; Kuyumcu, Feriha ErfanBu çalışmada, endüstriyel tahrik alanında yaygın olarak kullanılan asenkron motorlarda meydana gelen arızaların önemi vurgulanmış ve bu arızaların önceden tespiti için geliştirilmiş çeşitli mekanizma yöntemleri ele alınmıştır. Asenkron motorların, yük, gerilim, akım ve frekans değişimlerine karşı dayanıklılığı ve yüksek verimliliği, endüstriyel uygulamalarda tercih edilme nedenlerinden biridir. Bu nedenle, bu makinelerde meydana gelebilecek hataların erken tespiti, sistemlerin uzun süre kapalı kalmaması, sağlık ve güvenlik sorunlarının önlenmesi, işgücü ve maddi kayıpların azaltılması açısından kritik bir öneme sahiptir. Özellikle, asenkron motorlardaki teknik arızalar araştırılmış ve stator sargı, rotor çubukları, rulman-şaft mekanik hatalar gibi sık karşılaşılan sorunlara odaklanılmıştır. Stator sargı hataları genellikle sargılar arası kısa devre ile başlar ve zamanla daha ciddi sorunlara, örneğin faz, faz-faz veya faz-nötr arası kısa devre ve izolasyon arızasına yol açabilir. Bu nedenle, stator sargı hatalarının gerçek zamanlı erken tespiti veya tahmini, potansiyel zararların en aza indirilmesi için kritik bir öneme sahiptir. Çalışma, asenkron motorlardaki arızaların tespiti için kullanılan çeşitli teknikleri ve yöntemleri detaylı bir şekilde incelemekte, bu sayede endüstriyel tesislerde makine güvenilirliğini artırmak ve operasyonel verimliliği optimize etmek amacını taşımaktadır. Deniz taşıtlarında kullanılan 440V/60Hz gerilimle beslenen üç fazlı asenkron motorlarda oluşan sargı, kısa devre, mekanik arızalarının analizi ve ortaya çıkartılmasına yönelik teknik analiz ve uygulamalı çalışmalar yapılmaktadır.